Hasan Hastürer

Anılar, yaşamımızın külleridir…

Bugün bayram. Güzel düşünmek, dünden bugüne anı dağarcığında birikenlerin güzellerini anımsamak, böyle günde eline gazeteyi alıp bu satırlara kadar ulaşanlara güler yüzlü bir yazı sunmak isterim.

Yaş kaç olursa olsun herkes için, “Nerede eski bayramlar” la başlayan konuşmalar geçerli.

Kıbrıs sorunu bizi inanılmaz kuşatma altına aldı.

Nereden başlarsak başlayalım bir yerinden Kıbrıs sorununa bulaşıyoruz.

Çocukluğum K. Kaymaklı’da geçti.

“K. Kaymaklı denince aklıma ne gelir?” diye düşündüm tam bu noktada. Ne kadar ilginç, çok gerilere gitmeden yerle bir edilen evlerimiz aklıma geldi.

  1. Kaymaklı da orta kuyu denen meydan köyün merkeziydi. Evimiz oradaydı. Meydan dedikse öyle kocaman bir meydan gelmesin aklınıza. Ama kahveler, bakkal, berber, fırın oradaydı.

1963’te göç edip uzun süre göremediğimi köyümüz, mahallemiz ve evimiz bize çok büyük gelirdi. Sonunda 1974 sonrası gittiğimiz zaman hayallerimizden çok daha küçük olduklarını gördük. Hatta espri yaparım hep,  yağmur yağdı, güneş açtı. Bizim evler normal ısıda yıkanmadığı için çekip küçüldü.

Önce evlerimizi Rumlar yaktı. Sonra bakımsız kalan evlerimiz zamanla yıprandı. Ama bir biçimde ayakta duruyordu.

Doğduğum odayı, o yıkıntılar arasında bile bulurdum.

1974’e geldiğimizde evlerimiz yıpranmış olarak ayaktaydı.

Askeri bölge de olsa evlerimiz Türk bölgesindeydi. Bir gün duyduk K. Kaymaklı’da kilise ve birkaç evin dışında her şey yerle bir edilmiş. İnanın çok az olay beni evlerimizin yerle bir edilmesi kadar sarstı.

Yıkılan evlerimiz değil, anılarımızdı, geçmişimizdi.

Rum güneydeki Türk köylerinin pek çoğunu yerle bir etmiş. Görüntüledik dünyayı ayağa kaldırmaya çalıştık. Rum’un yaptığı yanlış. Benim evimi yerle bir eden emri kim verdiyse o da en az Rumlar kadar yanlış yaptı. Kaç kezdir yazarım, katıldığım televizyon programlarında söylerim, bir Allah’ın kulu ortaya çıkıp bir kelime etmiyor.

Lefkoşa, trafiğini rahatlatmak için belirli saatlerde K. Kaymaklı’nın içinden geçen yol sivil trafiğe açılır. İki defe da ben geçtim. Geçmez olaydım. Doğduğum, çocukluğumun geçtiği evin yerini bile bulamadım. Ağladım.

Her kim yaptırdıysa, duygusal anlamda iki elim ömür boyu yakasında olacaktır.

*           *        *

K.Kaymaklı ve bayramı birleştirdiğim zaman aklıma yeşil ve kahverenginin tonlarının egemen olduğu pantolonum gelir.

Orta halli bir aileydik. Babam Yoğurtçu Salih’ti. Annem yoğurtları yapar, babam da satardı. Evimizin B. Kaymaklı’ya giden yol tarafında “Yoğurt evi” denilen bölümde yapılırdı yoğurt işleri.

Ailenin ekonomik gücü büyükten küçüğe doğru değerlendirilirdi.

1963 Aralık sonlarına gelene kadar büyük kardeşlerimin yıpranan pantolonları küçültülerek bana pantolon yapılırdı. O güne kadar hiç yeni pantolonum olmamıştı. Bayramlarda o zaman potin dediğimiz ayakkabılarımız yenilenirdi.

Ama anımsadığım ilk yeni pantolonum 1963 Aralık sonu dikilmişti.

Bayram, Ocak başındaydı.

Yeni pantolonum dolabın kapısında asılı duruyordu. Çocuk dünyamda girer çıkar pantolonumu bakardım. Bir an önce bayram gelsin ve pantolonumu giymeyi iple çekerdim.

Olaylar çıktı. Biz Hamitköy’e oradan da Ortaköy’e göç ettik. Benim pantolon geride kaldı. Bir göçmen çocuğu olarak fotoğraftaki uydurup gömlek ve pantolunu uzun süre giydim.

Evler yakıldı, yükselen dumanları uzaktan izledik.

Hayatını kaybedenler oldu.

Rumların yakalayıp yok ettikleri ama cesetleri bulunmadığı için yıllarca kayıp bilenenlerin acıları yaşandı.

Ben tüm acılara yüreğimde yer verdim ama pantolonumu hiç ama hiç unutmadım.

*       *        *

Sıradan bir pantolonu aradan geçen kırk iki seneye karşın, şimdi bir yerde görsem kesinlikle anımsarım.

Ben pantolonumu unutamadığıma göre başkaları da kendi ölçülerinde özel değer verdiklerini unutamıyor.

İnsanların, adamız özelinde ister Türk, ister Rum, ister Ermeni, ister Maronit, ister Latin olsun unutmama hakkına saygı duyuyorum.

Ancak bu anımsama hakkına saygının Kıbrıs’ta barış ve çözüm sürecine engel olacak kadar abartılı öne çıkmasına da karşıyım. Aksi halde tüm acı yaşanmışlar gelecek yolunda hayalet gibi birer engelleyici olarak durur.

*         *       *

Ailenin büyükleri birer birer aramızdan ayrıldı. Böyle olunca her bayram gidilen kapıların sayısında azalma var. Yine de bugün bayram, hayatta olan  büyükleri ellerinde, yaşça küçük olanları yanaklarından öperek bayramı yaşayacağız.

Bir zamanlar, ellerini öptüklerimiz çoktu, şimdi artık, açık ara elimi öpenler… Bu da güzel…

Herkesin bayramı kutlu olsun.

İçeriği ne olursa olsun, anılar, yaşamımızın külleridir

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu