Hasan Hastürer

Cezaevinde, can güvenliği var mı?

Önce, gece kulübünde bir kadının intiharı…

Onun kamuoyundaki sıcaklığı devam ederken bu kez polis hücresinde tutuklu bulunan bir kişinin intihar haberi:

“Boğaz Polis Karakolu’nda “Şiddet Tehdidi ve Ciddi Darp (Kadına Şiddet)” suçlarından tutuklu bulunan Türkmenistan uyruklu 41 yaşındaki Eziz Sapartagaganov, 10 Mart 2025 tarihinde saat 03.30 sıralarında hücresinde yaşamına son verdi.

Polis raporuna göre, Sapartagaganov hücresinde bulunan battaniyenin yan kısmındaki şerit kumaş parçasını sökerek hücre kapısına bağladı. Olay yerine çağrılan görevli doktor tarafından yapılan dış muayenede herhangi bir darp ya da cebir izine rastlanmadığı belirtildi.

Polis, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini açıkladı.”

Yargısız infaz yapma niyetimiz olamaz.

Ancak, polis karakolunda tutuklu birinin intiharı, kişilere fatura etmesek de sistemde bir boşluk olduğu kesin.

Öyle bir ortamda kamera sistemi yok muydu?

Polis teşkilatımız için çok talihsiz bir vaka.

Soruşturma Başsavcılık yönlendirmesiyle değil, bizzat başsavcılık tarafından yürütülmeli, hatta konunun aydınlanması için Cumhuriyet Meclisi’nde özel komite oluşturulmalıdır.

***

   Gece kulübünde intihar eden kadın özel evinde kalmıyordu. Orada kalması çalışma koşullarının bir parçasıysa, o kurumsal yapının, sorumluluğu konuşulmalıdır.

   Özel koşullarda çalışan bu kadınların düzenli hastane kontrolleri oluyor da düzenli psikoloji destek almaları neden sağlanmıyor?

   Öyle bir uygulama olsa, psikolog, riski önceden fark edebilirdi.

   Polis Karakolunda tutuklu olduğu hücrede Eziz Sapartagaganov’un intiharı, bir intihardan öte sorgulamaya açıktır.

***

Nereden nereye demeyin.

   Bu iki intihar vakası, başkalarının sorumluluk alanında yaşamak zorunda kalan insanların can güvenliğini daha geniş yaklaşımla düşünmemi dürttü.

   Özel bir ön bilginin dürtüsü değil ama içimden gelen ön hissiyatla başlıktaki soru aklıma takıldı.

   “Cezaevinde, can güveliği var mı?”

***

   Yıllar evvel, yanılmıyorsam 2006 yılında sorunlarını hukuk yoluyla çözme tercihleri olmayan, Türkiye’den iki yasa dışı grup Kuzey Kıbrıs’ta ölüm ve yaralanmaların olduğu bir hesaplaşma yaşamıştı.

   Yargı sonucu KKTC mahkum olup hapse gönderilenlerin, güvenlikleri için Türkiye’den bazı adamlarını getirip, suç işleterek hapishanede yanlarına aldıkları konuşuluyordu.

***

   Cezaevleri, dünyanın neresinde olursa olsun, suçu ya da suçlanması ne olursa olsun orada tutuklu ya da mahkum olarak bulunan herkesin, can güvenliğinin, devletin koruma garantisi altında olduğu yerlerdir.

   2006’daki örnekte suçlu konumuna getirerek içeri adam sokanlar neden bunu yapmışlardı?

   Dört duvar arasında kendilerini güvende hissetmedikleri için.

   İntiharlar, toplumsal huzuru tehdit eden suç türlerinden artı, önlemlerin daha da artırılmasını şart haline getirmiştir.

   Bugün için ciddi bir çalışma yapılsa ve böyle bir tehlikenin olmadığı yönünde bulgular ortaya çıksa bile “Çok şükür” deyip rahatlamaya hiç gerek yok.

***

   Kimse bana “Ağzından yel alsın” demesin. Ben kendi kendime “AĞZIMDAN YEL ALSIN” diyorum.

   Biz gazeteciler çok konuda az şey biliriz.

   Cezaevinde, sıfır hatayla güvenlik nasıl sağlanır bilemem.

   Ancak bilenler mutlaka vardır.

   Önlem demek çok yönlü olarak, hedef alınacak olanları da, hedef alacak olanları da, kısaca herkesi korumak demektir. Başbakandan, ilgili bakana, cezaevi müdürüne kadar herkes görev başına…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu