Hasan Hastürer

Değerli insanlar olduğumuzu, bir anlasak…

Kıbrıs’ta yaşayan insanların en büyük talihsizliklerinden biri adanın stratejik konumudur. Kıbrıs adası bu kadar önemli bir konumda olmasaydı yaşanan sorunların çok çok büyük bir bölümü yaşanmazdı. Dünyaya egemen olmak isteyen tüm süper güçlerin Kıbrıs üzerinde her zaman hesabı oldu.
Yüzölçümü ve nüfus olarak küçük adamız dış kaynaklı hesaplara karşı direnme gücüne sahip olamadı.  Asla ama asla benimsemesek de Kıbrıs adası üzerinde siyasi yapılanma şekillenirken dış güçlerin gözü üzerimizdedir. Bu sadece bizim için değil daha büyük ülkeler için de geçerlidir. Ancak Kıbrıs üzerinde hesabı olanlar kendi ülkelerinde rahat bir şekilde yaşamlarını sürdürürken Kıbrıs’ta yaşayan bizler bedel ödemekteyiz.

* * *

   Dış güçlerin hesap ve etkileri ne olursa olsun asıl olan ada üzerinde yaşayan bizler olduğumuzu ciddi anlamda özümser ve kendimizi etkisiz görmezsek, görülmek istendiğimizden büyük ya da bir başka deyişle gerçek ağırlığımızla değer görürüz. Kıbrıs sorunu bir oyundur. Doğrudur. Bu oyunun senaryosunu biz değil başkaları yazıyor. Bu da doğrudur.
Oyunun perde gerisindeki tüm önemli görevlerinde yabancılar vardır. Bu da en az öteki doğrular kadar doğrudur.

Ancak unutmayalım bir oyununun izleyiciden alacağı beğenide, ya da kaderinde en önemli pay sahnedeki oyunculardır.
Kıbrıs adası bir sahne bizler de oyuncuysak oyunun kaderi bizim elimizdedir. Hatta sahneye çıktıktan sonra emrivaki ile oyunun akışını değiştirme gibi bir şansımız da vardır.
Kısacası BİZ KIBRISLILAR ÖNEMLİ İNSANLARIZ.
***
Kendimi bildim bileli ülke insanının çok büyük bir çoğunluğu kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olmadığına inandı ya da inandırıldı.
“Bu işler Ankara’da biter; Amerika ve İngiliz istese Kıbrıs sorunu 24 saatte hallolur” türü sözleri kendi insanlarımızdan çok işittik. İşin en acı yanı bizi yönetenler bir yandan egemenlik ve kendi kaderimize sahip olmamızı “savunurken” öte yanda benzer söylemleri yaptılar, yapıyorlar.

***

Değerli insanlar olduğumuzu bir anlasak…

Gerçekten bir anlasak, hemen hemen her şey son sürat düzelecek.

Nereye gidersem gideyim, gündemden kopamıyorum.

Telefon trafiğimin yüzde doksanı hatta fazlası herkesi meşgul eden gündemle ilgili.

Sorulara muhatap olduğum zaman öncelikle şunu, toplumsal bir öz eleştiri olarak anlatırım: “ Kıbrıslı Türklerin dünden bugüne özgüvenini takip etmeye gayret ederim. Özgüven eksikliğimiz kronik bir rahatsızlık. Özgüvenin bir sonrası öğrenilmiş çaresizlik. Özgüven eksikliği, öğrenilmiş çaresizlikle birlikte yol arkadaşı olduğu zaman, her türlü rezilliği içselleştiren bir toplumsal yapıyla yüzleşiriz.”

***

Ruh sağlığımız bozuldu.

Ruh sağlığı bozuk insanlardan istikrarlı davranış beklenemez. Örnekler tüm sıcaklığıyla ortada.

Bu satırların yazarı olarak beklemediğim için, pek çok insanı hayretler içinde bırakın çıkış ve yaklaşımlar, bende zırnık, tepkiye neden olmaz.

Keşke imkan olsa kitle iletişim araçlarıyla toplumsal boyutta terapi uygulansa. Ekrana karşısına geçip spor yapılabildiği için ekran aracılığıyla toplum psikolojik terapi uygulansan.

Şaka yapmıyorum. Ciddi anlamda ihtiyacımız var.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu