Demokrasi ve hukuk, bir kültür ve ahlak meselesidir…
İlk kez bu kadar geç yazımı yazmak için oturdum.
Hatta bir önceki yazımı geri çekip, bu satırları yazmayı, toplumcu gazetecilik anlayışımın gereği gördüm.
Gazeteciliği, BARIŞ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE TOPLUMSAL ÇIKARLARIMIZA bağlı kalarak yaparım.
Dün akşam Cumhuriyet Meclisindeki, Meclis Başkanlığı seçimini ekrandan izledim.
Zorlu Töre’nin ilk aday olması ve dört turda seçilmesi için yetecek sayıda oy almamasının ardından, UBP grubu tarafından Kutlu Evren’nin aday gösterilmesini aklımdan silerek bu satırları tam gece yarısı yazmaya başladım.
***
Yazımın başlığını buraya yazıp sonra devam edeyim…
Demokrasi ve hukuk, bir kültür ve ahlak meselesidir…
Demokrasi ve hukuka, kültürel sahiplenme yoksa, o ülkede, o toplumda hem demokrasi, hem de hukuk tecavüze uğramaya mahkumdur.
Hem de, herkesi gözü önünde, ekranlara yansıyan canlı yayınlarda.
***
Kaç gündür, UBP yönetimi, ya da Genel Başkan ve Başbakan Ünal Üstel’in sabrıyla oynanıyor. Ya da sabrı test ediliyor…
Belli oldu ki kişisel çıkarlar, parti ve toplum çıkarlarından öndeyse, partinin ve toplumun çıkarları zurnanın son deliğinden de aşağıdadır.
Kimsenin itirazı yok.
Mevcut Meclis aritmetiğine göre, Meclis Başkanlığı, UBP’den bir vekilin oturacağı bir makam ya da koltuktur.
Hiçbir parti, gizli oylamayı düşünerek, kulislerle Meclis Başkan adayı çıkarmaz.
UBP’de grup toplantısında oylama yapıp adayını belirler, tek adayla, genel başkanlık oylaması başlar.
***
KKTC Meclisi’nde 50 milletvekili olduğu için 26 salt çoğunluktur.
Meclis oturumu salt sayı olan 26 ile açılır.
Meclis Başkanlığı ya da Başkan Yardımcılığında tek aday oylansa da 26 red oyu çıkarsa, adayın oylamasının devamı olmuyor. Örnekleri var.
Meclis Başkanı örneğiyle devam edelim, ilk turda ya da ilk dört turun herhangi birinde aday olan kişi 26 olumlu oy alırsa Başkan seçilir.
Başka aday olmadığı başından bilindiği için beşinci turda aldığı evet oyları hayır oylarından fazlaysa, salt çoğunluk aranmadan seçim başkanın seçilmesiyle sonuçlanır.
Zorlu Töre, dün akşam üçüncü ve dördüncü turda 24 hayır oyuna karşılık 25 evet oyu aldı. Beşinci turda 24 ‘e karşı 25 oyunu korusaydı, seçilirdi. Kimseye da itiraz bağlamında söz düşmezdi.
***
Dün akşam BRT canlı yayınında izledik. Beşinci turda, 25 red, 23 kabul, 1 geçersiz oy çıktı.
Zorlu Töre, ne yaptı?
Oy dağılımını seslendirmeden, “23 oyla seçildim. Oturumu kapatıyorum” deyip, yüce meclisin, yüce başkanlık koltuğundan kalkıp, salonu terk etti.
“Beşinci turda en çok oy alan seçilir. Tek aday olduğuma göre 49 oya karşı, bir tek kendi oyumu bile almış olsam seçilirdim”, diyemezsiniz.
Dahası size alakadar eden bir konuda, tek başınıza yorum yapıp sonuç ilan edemezsiniz.
Eğer beşinci turda tek oy bile seçilmeye yetiyorsa, tek adaylı bir seçimde, beş tur oylama için zaman harcamaya ne gerek var?
Meclis Başkanlığı hangi partinin hakkıysa, o tek adayını göstersin… Tek aday olduğuna göre de seçilmiş sayılsın bitsin.
Seçilmiş sayılsın tanımlamasını bilerek kullandım. Aslında bu durumda Meclis Başkanı, partisi tarafından, komitelere atanan üyelerde olduğu gibi Meclis Başkanı atanır.
***
Dün de yazdım.
Meclis Başkanlığı sürecinde yaşananlar, genelde UBP’yi özelde UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel’e saldırı gibi değil SALDIRIDIR.
Dün akşam ortaya çıkan durumu, UBP’nin kolay kolay savunabileceğini tahmin etmiyorum. Savcılığın da, 25 hayır, 23 evet, 1 çekimser sonucunda 23’ün kazananı belirlediği yorumunu yapacağını da tahmin etmiyorum.
***
Son bir ekleme… Meclis Başkanlığına aday olan kişinin, seçimin yapıldığı oturumlarda Başkanlık koltuğunda oturup, meclisi ve oylamayı yönetmesi YANLIŞTIR. Dün akşam yaşayarak gördük.