Et fiyatı konusu, ne olacak?
Tarih 3 Nisan 2024… Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği ve Kasaplar Birliği arasında “Küçükbaş Hayvancılıkta Tavan Fiyat Belirleme Protokolü’ imzalandı. Kuzu etinde tavan fiyat, 550 TL olarak belirlendi. O gün açıklama yapan Başbakan Ünal Üstel, bir yaşını geçmemesi şartıyla devlet olarak kuzu başına 800 TL teşvik verdiklerini söyledi.
Protokol yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay süreyle geçerli olacak. Tarafların gerek görmesi halinde protokol süresi her bir defada bir ay uzatılabilecek” de denildi.”
Hayvancılar ve kasaplar uyum içinde protokole pratikte sahip çıkmadığı için, protokol arzulanan sonucu vermedi.
Özellikle kasaplar, “ Bu iş yürümez” diyerek resti çekti.
Bir aylık süre dolma tarihine geliyor.
Ünal Üstel, hükümeti konuya ilişkin karar üretmek zorunda.
10 Nisan 2024’te “Tarafım, ne hayvancı ne de kasap, et alamayan yoksullardır…” başlıklı yazımı okurlarla buluşturarak, konuya ilişkin hem görüşümü ortaya koydum, hem de net bir şekilde tarafımı belli ettim.
O yazımın en kritik bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum:
“ Lafı fazla dolandırmaya gerek yok.
Sorun, dar gelirli insanlarımızın, mevcut et fiyatlarıyla, satın alıp, evine et götürememesidir.
Doğru olan, üretim aşamasında maliyetleri aşağıya çektikten sonra, kasapların aldığı hayvanları, ulaşılabilir fiyattan satmasının sağlanmasıdır.
Bu olmadığı sürece, sorunun, suçun hayvancı, ya da kasapta olmasının hiçbir anlamı yoktur.
Benim için önemli olan, halkın eti alıp alamadığıdır. Alamıyorsa, suçlunun kim ya da hangi taraf olduğu zerre kadar umurumda değil.
Dar gelirli ya da yoksul kesimlerin evine et götüremediği bu koşullarda “hayvancılık, kimin için vardır?” sorusunu sormak en doğal haklardan biridir.
Bu sorun çözümlenmezse, gündeme gelecek seçenek, halkın satın alabileceği fiyata, et ithaline izin verilmesidir.
Parası yeten yerli, küçük ya da büyük baş hayvan eti alırken, yetmeyenler, yine sağlıklı, ancak daha ucuz, ithal et alacak.
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Güney Kıbrıs’ta bu seçenek halka sunuluyor. Orada sunuluyor ve imkanı olup Güney’e geçen insanlarımız, bu seçenekten yararlanıyorsa, Kuzey Kıbrıs’ta da bu seçenek neden olmasın?
Üreticiyi düşünmek isterim elbette. Ancak üretici, halk yararına da bir çare üretemiyorsa, ithal ete, birinci seçeneğim olmasa da, evet derim.”
Bir aylık sonuç, ortada.
Güneye geçme imkanı olanlar, Güney Kıbrıs’a geçip etini alıyor. Satışları düşen kasaplar bunun farkında.
Güneye geçme şansı olamayanlardan ekonomik durumu yetersiz olanlar, evine et götüremiyor.
Bu sorun yirmi kusur yıldır vardır aslında.
Hayvancı ve kasaplar, halkın yararına bir orta yolu bulamadı bugüne kadar.
Ünal Üstel Hükümeti, hayvancı ve kasapların uzlaşmazlığına seyirci kalıp, özellikle dar gelirlilerin, evine et götürememesine “devam” diyemez
Kısa, orta ve uzun vadeli bir program uygulamasıyla kalıcı çözüm bulunması zor değildir.
Her koşul altında birinci hedef, aile bütçesi, et almaya yetmeyen insanlarımıza, olanak ya da seçenek sunmaktır.
Devamında, hem hayvancı, hem de kasapların, maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, bir yol haritasıyla sağlanır. Sorun aşılır… O güne kadar, ette, sağlıklı ve – en nazik anlatımla- alternatif, ulaşılabilir fiyat seçeneği tüketiciye sunulur.