Hasan Hastürer

Gerçek, yalanın ve kötü propagandanın düşmanıdır…

Eğer yukarıdan aşağıya akan gündemin tuzağına düşsem, her gün derinlikten yoksun, bir değil, on yazı yazarım.

İlk gençlik yıllarımda, Kıbrıs Türk basınında ilk imzam, SAVAŞ gazetesinde Hasan Salih olarak çıktı.

Şaka bir yana elli yılı aşmışım.

Gazetecilik okumadan. Dünya görüşümden beslenen ilkelerimi çok kısa sürede koydum. Spor haberciliği ve yorumculuk yaparken de siyasi nitelikli haber ve yorum yaparken de ilkelerim değişmedi.

BARIŞ-DEMOKRASİ-İNSAN HAKLARI-HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE KIBRISLI TÜRKLERİN ÇIKARLARI.

***

Anlayışıma göre gazeteci, parçası olduğu ulussa ulusunun, toplumsa toplumunun, halksa halkının çıkarlarını bir avukat gibi savunmalıdır.

Ben de Kıbrıslı Türklerin avukatıyım, halkımın çıkarlarını kime karşı savunmam gerekirse, en ön sırada savunurum. Bunu aklınıza gelen her yerde de söylerim.

Yazılarımın da ne düşündüğümden çok, içerikte hangi bilgileri paylaşacağım beklentisiyle, merak edilmesini isterim.

***

Köşe yazısı dendi mi, insanların aklına ilk gelen, o köşe yazarının şahsi görüşlerini yansıttığıdır.

Elbette yazarım ne düşündüğü önemlidir. Ancak unutmayalım, yorumlamak bir sorgulamadır. Sorgulamanın nitelikli olabilmesi için, o yazarın, önce bilgi sahibi olması, sonra o bilgiden hareketle fikir sahibi olması gerekir. Sorgulama bilgi ve fikir aşamalarından sonra gelen üçüncü aşamadır.

Bilgi sahibi olmayanın, fikri, fikri olmayanın sorgulaması olmaz.

***

Peki bizde bilgi değerli mi?

Kısa bir süre düşünün.

Maalesef değerli değildir. Hatta, bilgiden korkulur.

Neden korkulur?

Nedeni gayet açık, doğru bilginin, olduğu yerde, yalan haberin, kötü propagandanın şansı olmaz.

Kötü niyetli siyasiler için, bilgiden yoksun, cahil insanlar daha fazla tercih edilir.

Öyle insanlar fikirleri sorulduğu zaman, “ Ben nereden bileyim, bilirse başımızdakiler bilir” der. Hatta bir ekleme yaparlar, “Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin”…

***

Dün Lefkoşa’daki tarihi bandabuliyada, bir tur attım.

Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan banadabuliya, uzun süre can çekiştikten sonra ölümün eşiğine geldi. Kasap Ahmet Mağusalı’nın dükkanı da kapalıydı. Ahmet Mağusalı, bir televizyon programında, “ Ben ilkokul mezunu bir cahil kasabım. Benim gibi cahilden, memlekete bir fenalık gelmez. Esas tehlikeli olan okumuş cahillerdir” demişti.

“ Cehalet, bilgi ve tecrübe eksikliğidir. “Cahil” kelimesi, önemli bilgi veya olgulardan habersiz olan bireyleri tanımlayabilen bir sıfattır.”

***

Gerçeğe, doğru bilgiye, gereksinimimiz her geçen gün daha da artmaktadır.

Eskiden, seçim dönemlerinde propaganda yapılırdı. Şimdi adı propaganda olmayan, propagandalar yıl 365 gün devam ediyor.

Tamam herkes propagandasını yapsın ama propagandaları olanağı, toplumun gerçekle, doğru bilgiyle buluşmasının önüne geçerse, o zaman BİREYSEL CEHALET TOPLUMSAL CEHALETE DÖNÜŞÜR.,

***

Engelli bireylerimizin dışında okur yazarlığımız yüzde yüze yakın. Her duyduğunuza, her okuduğunuza hemen inanmayın. Çevrenizde bilgili olduğuna inandıklarınıza sorun. Sizin yoksa, en yakınlarınızdan birinin akıllı telefonu var. Telefonda merak ettiğiniz konuyu araştırın. Ulaşacağınız bilgilerle, fikir sahibi olun ve duyduklarınızı, okuduklarınızı sorgulayın. O zaman sürünün değil, toplumun, halkın, ulusun parçası olursunuz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu