Hristodulidis, bu yarışın atı değil…
Sona bırakmadan, yazımın hemen başında belirteyim, “Hristodulidis, bu yarışın atı değil.”
“ Hristodulidis, çözüm istemiyor, müzakere istiyor” diye uzun zaman önce yazdım.
Aradan geçen zaman içinde bu düşüncemde hiçbir değişiklik olmadı.
Dün iki lider Tatar ve Hristodulidis bir araya geldi.
Konu ağırlıkla yeni kapıların açılmasıydı.
Bunu sağır sultan bile biliyordu.
***
Dünkü bir araya geliş, müzakere değildi.
Pratik fikirler ve iş birliği için bir araya gelindi demek sanırım en doğru tanımlama.
Masada en çok kendine lider yakıştırması yapan kimdi?
Elbette Hrtistodulidis.
Defalarca liderlik vurgusu yaptı.
Ankara ile uyumunu, Tatar’ı önemsizleştirme olan zihniyetin önde gelenlerinden Hristodulidis, “ Bir lideriz; Biz liderler” diye vurgu yaparak, statü denkliğini seslendirdi, bilerek ya da bilmeyerek.
***
Lider demek popülizm yapmadan, geniş çaplı çözüm yaklaşımıyla çare üretmek, Kıbrıs sorununda tarihe geçecek cesaret göstermektir.
Güney Basını üzerinden, buluşmaya gelmeden algı operasyonu yapmayı deneyen Hristodulidis, daha ilk söz aldığında ne dedi bilir misiniz?
“ 2003’te Denktaş kapıların açılması hamlesini yaptığı zaman, kapıların açılmasından hemen sonra, silahlı çatışmalarla bir birlerini öldürecekleri hesabını yapıyordu. Böylece, bir kez daha bir araya gelmemek üzere iki devletli yapı yolunda ilerleyecekti. Ama olmadı.”
Bu yaklaşımı, daha ilk dakikalardan negatif bir etki yaptı. Hristodulidis de bunun farkında olduğu için, yumuşak bir üslup kayması yaptı.
***
Hristodulidis, dünkü görüşmelerde gelgitli bir tavır içindeydi, demek de olası.
Tatar, beklendiği gibi öncelikle Haspolat kapısının açılmasını seslendirdi. Ancak virgül koyarak Akıncılar kapısının açılmasını da ekledi.
Hristodulidis, iki kapıya da karşı çıkmadı, çıkamadı.
Görüşme performansı bakımından bu durum Tatar’ın artısıdır.
Neden?
Çünkü masaya getirdiği bir öneri, karşı tarafça da müzakere edilebilir bulundu.
Haspolat’la ilgili Hristodulidis, hiçbir şey demedi mi?
Dedi.
Ne dedi?
Haspolat (Mia Milya) Rum muhtarının kendine gönderdiği mektuptan bahsetti.
Mia Milya’nın Mia Milya’da yaşamayan muhtarı, Hristodulidis’e mektup gönderip, öz olarak, “ Bu kapının açılması halinde, arazilerimizi ekip biçen Kıbrıs’lı Türkleri ödüllendireceksiniz. Ellerini güçlendireceksiniz” demiş.
***
Dünün belki de en önemli görüş alış verişi, BM’nin açıklaması üzerinde çalışılırken, Tatar’ın davetiyle iki liderin, Colin Stewart’la açık havada bahçede yürüyüşü sırasında oldu.
Orada konuşulanları isterse Hristodulidis açıklasın.
Yalnız şunun altını çizeyim. Türk tarafının, “Huzursuzluk siyasetinin” olumsuzluğuna doğrudan ya da dolaylı vurgusunun içi dün doluydu.
***
Dünkü görüşme kötü mü geçti?
Kötü geçmedi.
Kimse masayı tekmelemedi.
İki lider çok büyük olasılıkla, 6-7- 8 Şubat tarihlerinden birinde bir araya gelecek.
***
Az kalsın unutayım…
Ersin Tatar, dünkü pratik fikir sunma ortamında, kedi ve köpeklerin ailelerin parçası olduğunu, bu nedenle geçişlerde sorun yaratılmamasını da duygusal, insani bir konu olarak masaya getirdi.
Hristodulidis, sorunun kendilerinden değil, AB mevzuatından kaynaklandığını söyledi. Sanırım bu konu, bundan sonraki buluşmalarda da gündemde yer bulacak.