Hasan Hastürer

Kimsenin ağzının payını vermem… Ammaaaaa! (1)

1980’li yıllardan başlayarak iki toplumlu buluşmalara katılırım. Bu toplantıların öncesinde bazıları bana, “Git ve ağızlarının payını ver” derler. Benzer anlayışta olanlar döndüğüm zaman da, “Ağızlarının payını verdin mi?” diye sorar.

   Benim yanıtımın kalıbı vardır. “Ben konuşmaya giderim. Öncelikle Kıbrıs Türk halkının mağduriyetini ve haklı taraflarını anlatırım. Maç yaparcasına, kimsenin ağzının payını vermem.”

***

Kıbrıs’ta konfederasyon, federasyon ya da literatürdeki modellerden hiç birini isimlendirerek savunmadım.

Çünkü bu modellerden hiçbirinin, yüzde yüz benzeşerek uygulanmasının, mümkün olmadığına inanırım.

Matematik kurallarının geçerli olduğu model değiller. İki, iki daha dünyanın her yerinde dört eder… Ama federasyon ya da konfederasyon uygulamaları uygulandıkları her yerde aynı değil.

   KIBRIS’TA TARAFLARCA İÇTENLİKLE KABUL EDİLEN, KABUL EDİLDİĞİ İÇİN SAHİPLENİLEN VE DEVAMINDA YAŞAYABİLİR BİR ÇÖZÜMÜ SAVUNURUM.

   Çözüm sürecinde, taraflardan biri masadan zafer işaretiyle, öteki tarafta başı eğik, yenilmişlik duygusuyla kalkarsa, o çözüm asla uzun ömürlü olmaz.

   1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal kimliğiyle ancak üç yıl yaşayabilmesi bunun bize yakın en güzel örneğidir.

***

Daha önce de yazdım…

   Bir çözüm olacaksa, AL – VER OLACAK… Al – ver sürecinde, alınan ya da verilenler TAVİZ TANIMLAMASI ALTINDA ALGILANMAMALIDIR.

   Yaşayabilir barış, en başta insan yaşamı ve sahip olunan değerlerin korunmasında en büyük güvencedir.

   Ne demişler… EN KÖTÜ BARIŞ, HER TÜRLÜ SAVAŞTAN İYİDİR.

***

Deneme ve yanılma, en pahalı öğrenme bedelidir.

   Bu adada, önemli denemeler oldu… Bedeller ödendi… ANCAK DERS ÇIKARILMADI…

Benzetmede hata olmaz, hatasız da benzetme olmaz.

Şans oyunlarıyla aram iyi değil. Ancak sonuçta, genel anlayışını herkes gibi ben de bilirim… Casinoda, şansını deneyen birine, karlılık durumunu öğrenmek için, Kıbrıs ağzı ve vurgusuyla, “Nasıl giden?” diye sorulduğunu varsayalım. O an için örneğin 100 bin TL artıda olsa bile o artı, kar veya kazanç sayılmaz. Ne zaman kar veya kazanç olur? Casinonun kapısından çıkıp, eve gidip, parasını evinde cüzdanına koyduğu zaman.

Kıbrıs sorunu, sorun olarak devam ettiği  ve pek çok değer, meşru kabul görmediği sürece, kazanan taraf, kazanmış sayılmaz.

   Derinlemesine düşünülmese de, ortalama vatandaş da bunun farkında ve bilincindedir. Öyle olmasa, Kuzey Kıbrıs’ta satılık taşınmaz malların bazılarının reklam ve satış tabelalarına, “TÜRK KOÇANLI” diye yazılır mıydı?

   Eğer, o taşınmaz mallar Türk koçanlı ise ÖTEKİLER NE KOÇANLIDIR?

***

Kostas Mavrides, son seçimlerde de DİKO’dan Avrupa Parlamentosuna seçildi. Geçtiğimiz Şubat ayının sonlarında Başaran Düzgün’le Strasburg’a Avrupa Parlamentosu’nu ziyarete gittiğimizde, kendi davetiyle Kostas Mavrides’le yemek yeyip, sohbet etmiş, yazımın yukarıdaki bölümündeki yaklaşıma sadık kalarak görüşlerimi ortaya koymuştum.

Dört gün önce Kostas Mavrides, 20 Temmuz bahanesiyle, instagram hesabında bir paylaşım yaptı. Ben de altına kısa bir yorum ekledim.

Devamını ve de ayrıntısını yarın sizlerle paylaşacağım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu