Hasan Hastürer

Şapka kelliğin çaresi değil…

Her fırsatta altını çizerim. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) sadece sendikal anlamda değil, siyasal anlamda da bir okul gibiydi.

   Çok yalın ama çok doğru ilkelerin orada somutlaştırıldığı, kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçektir.

KTÖS çatısı altında yaklaşık 18 yıl sorumlu görevler taşıdım. 1974 sonlarında KTÖS’e üye oldum, 1975 Nisanı’nda katıldığım ilk genel kurulda yürütme organına seçildim. 1993 yılına kadar öğretmen kuruluşlarında görev yapanlar arasında bulundum.

CTP, 1970 yılında kurulmuş bir siyasi parti olmasına karşın KTÖS bir dönem Kıbrıs Türk toplumunda en büyük düzeni muhalif siyasi parti gibi rol üstlendi.

   KTÖS’te en önemli ilkelerden biri şuydu: “ZÜMRESEL ÇIKARLAR, TOPLUMSAL ÇIKARLARIN ÖNÜNDE OLAMAZ.”

   Daha açık ifadeyle “ÖĞRETMENLERİN ÇIKARLARI, TOPLUMUN ÇIKARLARININ ÖNÜNDE OLAMAZ.”

   Bu önemli doğruyu kabul ettiğiniz zaman, bunun kendi içinde saklı olan bir diğer doğrusu da, “KİŞİSEL ÇIKARLAR, ZÜMRESEL ÇIKARLARIN ÖNÜNDE OLAMAZ”dır.

***

KTÖS’ün kuruluşunda etkili olan isimlerin tümüne yakını, öğretmenlik mesleğini de çok iyi yürüten isimlerdi.

Ancak işte tam bu noktada bir başka ilke daha, yıllarca su katılmadan uygulandı.“KTÖS YETKİLİ KURULLARINDA GÖREV ALANLAR TERFİLERE BAŞVURAMAZ.”

Bu neyi sağladı?

Sendikanın, bakanlıkla çeşitli biçimde iletişim konumu vardır. Nakillerde, terfilerde istişare yapar.

İşte o noktada görüşme masasındaki sendikacı terfi talep eder ve alırsa üyenin sendikasına güveni kalır mı?

   KTÖS, ciddi bir hareketin ekonomik gücünün olmasının vazgeçilmezliğini de görüp çareler üretti. Pek çok insanın aklının bir türlü alamadığı ciddi ayrıcalıklar üyelere sağlandı.

   En kritik noktalarda KTÖS ruhundaki dayanışma işe yaradı.

   Yasalar engel olsa bile KTÖS’ün temel ilkelerine göre çareler üretildi.

***

KTÖS’ün de hataları olmadı mı?

Mutlaka olmuştur. Ama artıları eksilerinden kat kat fazladır.

Kuşkusuz sendika ya da en genel tanımlamasıyla sivil toplum örgütleriyle siyasi partilerin konumu farklıdır.

Ne sivil toplum örgütleri partileri, ne partiler sivil toplum örgütlerini yönetme hevesinde olmamalı.

Ancak KTÖS, uzun yıllar partiler üzerinde etkinliği ile bilindi.

***

Neyse konuyu KTÖS’e daha fazla kilitlemeye gerek yok.

   İç politika iyice sıktı.

   Yaşamım boyunca hiçbir zaman hep doğruları yapan ya da hep en doğruları seslendiren kişi iddiam olmadı. Sonuçta hiçbir zaman yüzde yüz doğru ya da yüzde yüz yanlış yoktur.

   Her doğruda bir miktar yanlış, her yanlışta bir miktar doğru vardır.

   Önemli olan insanların tavır, yaklaşım ve seslendirdiklerinde ne kadar samimi olduğudur.

***

Demokrasilerde çare tükenmez.

Çare arayışında samimiyet varsa çare tükenmez.

   Gölge oyununu hafife almıyorum… Bunu belirtip ekleyim, demokrasi gölge oyunu perdesinde karagözlük oynatmak değildir.

   Siyasi partiler toplumsal çıkarlara öncelik vererek siyaset yaptıkları oranda toplumsal işlevlerini yerine getirirler.

   “İsterse memleket batsın ama bizim parti ayakta kalsın…

   İsterse memleket ve parti batsın yeter ki ben koltuğumda kalayım” mantığı ile siyaset yapılırsa sorunlar aşılmaz. Sorunların aşılmama nedeninin temelinde de önce toplumsal çıkarın düşünülmemesi vardır.

   Bu yanlış, sakat yaklaşım ne kadar zaman kredi yapar? Bu önemli ölçüde toplumun genel siyasi kültürü ile bağlantılı bir konu.

   Hep bu bağlamda dönüm noktasına gelindiğini söyleriz, ama olmuyor.

   Şapka kelliğin çaresi değil. Halk bir üfürsün şapkalar uçacak keller görünecek… Ama o nefes yok!!!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu