Tatar: ‘ Ben, çözüm isterken, Hristodulidis, çözüm değil, görüşme istiyor. ‘
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’ta görüştü. Tatar’ın New York ziyaretinin en önemli görüşmesi Guterres’le yapacağı görüşmeydi.
Yarım saat süren görüşme sonrasında Ersin Tatar yaptığı açıklamadaGenel Sekreter Guterres’e teşekkür etti, küresel kriz ve zorluklarla mücadelede sergilediği cesur liderlikten dolayı kendisini kutladı.
Cumhurbaşkanı Tatar yaptığı açıklamada şu bölüm altı çizilecek niteliktedir
‘ Kıbrıs Türk tarafının tutumu açık ve nettir. Doğal haklarımızın, yani egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün kabul edilmesi durumunda, Kıbrıs sorununun kökten çözümü için yeni ve resmi bir müzakere sürecinin başlamasına hazırız. Federal temele dayalı müzakereler, yarım asrı aşkın bir süredir farklı süreçlerde sürdürülmüştür. Federal temele ilişkin müzakereler, Kıbrıs Rum halkının 20 yıl önce ayrı ayrı yapılan eşzamanlı referandumlarda Kıbrıs Türk halkı tarafından kabul edilen kapsamlı Annan Planı’na ezici bir çoğunlukla hayır oyu kullanmasından dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştı.’
***
Şunu fark ettim. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın görüşme sonrası yaptığı açıklamalar Rum tarafında yoğun bir ilgiyle karşılandı.
Tatar’ın egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statü vurgusuna ek müzakerelerde 4 +1 ifadesi. Resmi olmayan yemeğe olumlu yaklaşırken, tercihinin 2+1 yoksa 4 + 1 mi olduğunu da kendi aralarında yorumladılar.
***
İletişim teknolojisi uzakları yakın ediyor.
New York’taki Tatar – Guterres görüşmesi sonrası Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la telefonda, sorularıma ve yanıtlara yetecek kadar konuştuk.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sorularımızı yanıtlarken
Sorularımı sordum.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da yanıtladı.
İşte soru ve yanıtlar…
***
H. HASTÜRER: Yarım saatlik görüşmede BM Genel Sekreteri Guterres’in size tavrı nasıldı? Soğuk mu, kırgın mı, sıcak veya samimiydi?
E. TATAR: Sayın Guterres, deneyimli bir siyaset insanı, diplomasiyi çok iyi bilen bir diplomattır. İşi kolay değil. Dengelere saygılı olmazsa, görevini yürütemez.
Görüşmemizin, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın İsrail Tarafından öldürülmesinin dünya gündemine oturduğu bir sırada gerçekleşmesi, Guterres’in kafasındaki gündem yoğunlaşmasını etkilemiştir.
Karşımızda yorgun ama sorumluluğuna uygun bir BM Genel Sekreteri bulduk.
Görüşmemiz süresince, bizlere değer verip, görüşlerimiz dinlemiştir.
H. HASTÜRER: Kıbrıs Türk tarafını süreci olumsuz etkileyen taraf olarak görmüyor mu?
E. TATAR: Niye görsün ki? Verimli bir müzakere için tarafların duruşlarını net olarak ortaya koyması gerekir.
Biz Kıbrıs Türk tarafı, Anavatanımız Türkiye’nin etkin desteğiyle duruşumuzu ortaya koyduk. Hristodulidis, müzakerelerin başlamasını istiyor da, çözümle ilgili duruşu net değildir. Federasyondan ne anladığını Yunanistan’a bile anlatamadığına yönelik duyumlarım var.
Ben, çözüm isterken, Hristodulidis, çözüm değil, görüşme istiyor.
Bu durumda özellikle BM Genel Sekreteri bizleri çözümü olumsuz etkileyen taraf olarak görmüyor. Görüşmemizde de böyle bir izlenim edinmedik.
H. HASTÜRER: Müzakerelerin başlamasıyla ilgili Guterres’ten yeni bir görüş geldi mi?
E. TATAR: Elbette Guterres’ın Kıbrıs sorununu çözen BM Genel Sekreteri olarak tarihe geçmek istiyor. Ancak deneyimi nedeniyle, başarı şansı yüksek olmayacak yeni bir müzakere sürecini başlatmak istemiyor, kanaatindeyim.
Holgin’in görev süresi 7 Temmuz’da doldu.
Kıbrıs’a her geldiğinde kendine göre geniş kesimlerle de görüşmeler yaptı. Sonuç, BM Genel Sekreteri’nin karşısına, başarılı olarak geçememiştir.
Holgin’in görev dönemiyle ilgili de konuştuk. Sanırım şu an için Holgin’in görev süresini uzatma gündemde değil. Kendi adıma bunu söyleyebilir.
H. HASTÜRER: Bir de müzakere masası için 5+1 değil, 4+1 ‘i işaret ettiniz. Bu Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum, Türkiye, Yunanistan ve Birleşmiş Milletler demektir. Öteki garantör İngiltere’nin masada yer almasını istemiyor musunuz?
E. TATAR: Bu konuda açık olmak gerekir. Anavatan Türkiye ve Yunanistan’ın garantör iki ülke olarak masada olması doğal. Birleşik Krallık 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken, sömürgeci ülke olarak masada yeri olabilirdi. Şimdi masada neyi temsil edecek? İngiliz Üslerinin yarattığı sorunları da bu arada yok sayamayız.
H. HASTÜRER: Ortadoğu’daki sıcak gelişmelerle bağlantılı mı bu saptamanız?
E. TATAR: Kestirmeden konuşacaksak, evet.
Kıbrıs adasının Kuzey’i, Anavatanımız Türkiye’nin garantör ülke olarak askeri varlığıyla, güneye göre çok daha güvenlidir.
Rum yönetiminin tavrı ve İngiliz üslerinin kullanımı adamızı hedef haline getiriyor.
KKTC Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin parçası olduğu ittifakların bilincindeyim. Ancak, bizleri yok sayarak Rum yönetiminin tek yanlı aldığı kararların bedelini ödemek istemiyoruz.
Gelişmeleri bu yaklaşımla yakından izleyip, değerlendirmelerimizi yapıyoruz.
H. HASTÜRER: 2 +1, özel bir yemek siyasi kulislerde konuşuluyor. Bu konuda görüşünüz nedir?
E. TATAR: Resmi görüşmeler için eşit egemenlik ve eşit uluslararası ilkemiz kesindir. Ancak, Kıbrıs sorunu çözülmeden de eşit taraflar olarak masaya oturup, görüşüp, iki halkın ve yönetimlerimizin yararına kararlar alabiliriz.
Birlikte hareket etmeyi gerektiren sorunlar var.
Elektrikte, Türkiye ile enterkonnekte bağlantı, her bakımdan çok daha ekonomik ve çok daha akılcıdır. Su konusu da benzer bir başlık altında ele alınabilir.
Kıbrıs adasının etrafındaki hidrokarbon yataklarının, Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’yi yok sayarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hristodulidis gelsin bunları görüp, adada yaşayan herkesin yararına çözüm bulalım.
Resmi olmayan özel yemeğe bu yaklaşımlarla katılmakta bir sorun görmüyorum.