Hasan Hastürer

Tiyatro, kırılmayan, kırılmaması gereken bir aynadır

Tiyatro pek çok sanatın birleşimi olarak var olan en önemli belki de en eski sanat olayı.
Evet, tiyatro bir olaydır.
Tiyatro, tek bir tanım kalıbına koymak olası değil. Düşünen  ve tiyatronun varlığından haberdar herkes, kendine göre tanımlayabilir tiyatroyu.
TİYATRO YAŞAMA AYNA TUTAN BİR SANATTIR. Bu tanımlamayı severim…
Ne güzel özetledi Orbay Deliceırmak… “ BÜTÜN AYNALARI KIRDIM, BEN GÜZELİM ARTIK…
Gerçek tiyatro, kırılmayan, kırılmaması gereken bir aynadır. Bizim için de geçerlidir bu.
***
Kıbrıs Türk Tiyatrosuna emek veren herkesi kutlarım. Hayatta olmayanları, saygıyla, değerbilirlikle anarken, hayatta olanların en yüksek takdir duygularımla kucaklarım.
Şimdilerde tiyatro sayımız geçmişle kıyaslanamayacak kadar çok. Ancak kimseyi incitmeden bir gerçeğin altını çizerek belirtmem gerek… LEFKOŞA BELEDİYE TİYATROSU, Kıbrıs Türk Tiyatrosunda, bir milattır.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosundan önce Lefkoşa Belediye Tiyatrosundan sonra…
***
Arşivimde tiyatroyla ilgili çok özel korumalar var. Onlara da göz attım akşam. 23 sene önce tiyatromuza emek veren, tiyatromuzun ayaktan durup, ileriye gitmesi için çaba harcayanlar bakın neler demişler:
   “ … Artık sözler yetmez acınızı dindirmeye. Boğazınızda düğümlenen şey artık bir çığlıktır: YETER ARTIK.  Bu çığlık umudun, sevincin önündeki engellere atılmıştır. Ve bu halkın umuduna ve sevincine engel olanların mezar taşları bile, gelecek kuşaklar tarafından okunmayacak. Ve tüm yaşam öyküleri, bir ozanın bir tek dizesi kadar hatırlanmayacak.”   (Yaşar ERSOY)
   “… Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun Gençlik Tiyatrosu’nda gençler, iddiasız var olan insan sevgisi ve yaşama sevinçlerini tiyatro sanatıyla paylaşıyorlar. Böylece gençlerde sevgi büyüyüp, ayrılıkları, çatışmaları azaltıyor. Tiyatroyla nefrete ve şiddete dur diyebiliyorlar.”    (Kıymet KARABİBER)
   “ … Beyler, efendiler, iktidarların ömrü kısadır, gelir geçerler. İnsan doğar, ölür, yaşam sürer ama SANAT insanla doğdu ve tüm zamanlarda vardır. Ölümden sonra yaşamak anılmak istiyorsanız laf değil iş üretin.”     (Işın CEM)
   “ … Ne giden sevgili dönebildi seferden, ne gelen bulabildi Afrodit güzelini. Keçe çadırlı, eğri kılıçlı zorba yaktı, talan etti ya yıkmaya zaman bulamadı o devasa anıtları. Zorba keçe çadırında kaldı. Uygarlık dimdik ayakta.”   (Erol Refikoğlu)
   “… İnsanlara ‘doğruyu’ öğretmek için ‘yalan’ hayatlar ve kurgulanmış olayları canlandırıyoruz, bu beni eğlendiriyor. Kendi başlarından geçme ihtimali olmayan olayları seyredip başkalarının yaşamlarından ders çıkarmaları için çalışmak ve böylece yeni bir dünyanın yaratılması için bir tuğla koymak beni yüreklendiriyor.”    (Osman ALKAŞ)
   “… Bağırıyor toprak/ Ağlıyor bebek/ Ne savaşlar/ Ne olaylar görmüştük/ Üzerine bastığımız toprak/ Şimdi ise çığlık atıyor/ En tiz sesiyle/ Ve süt istiyor bebek/ Sevgi istiyor, ilgi bekliyor/ Bir ağaçla dertleşiyor toprak/ Yaşamak istiyor bebek/ Diyor ki toprak ağaca/ Napıyor ölümlü insanlar/ Yaşamak için sonsuza kadar hayatta?”   (Asu DEMİRCİOĞLU)
   “Sanatın o sihirli aydınlığına hiçbir karanlık düşünce direnemez. Savaşlar ve yıkımlar onun olduğu yere giremez. Esaretler, zulüm ve sömürü, onun aydınlığına dayanamaz. Bu sebeple değil midir ki tarihin her döneminde Tiranların ilk hedefi sanat ve sanatçılar olmuştur.”  (Metin ANİBAL)
   “ … İçi kan ağladığı zaman bile tiyatroda perdelerini açan, seyircisine olan görevini yerine getiren, gece gündüz durmadan provalarını yapan, özel hayatından uzak sanatçı. Kendi sahnedeyken, eşinin doğum yapması, gündüz babasını yitirip gece o acısını içine gömüp seyircisini güldüren sanatçı.”       (Rıza ŞEN)
   “… Gelecek de bir gün gelecek. Ama o gelmeden biz hazırlıklarımızı tamamlamalıyız. Nasıl bir gelecek istiyorsak onu hazırlamalıyız. Bu bizim elimizde. Çok çalışmak, yarını güzel ve yaşanabilir kılmak için en önemli unsurdur.”                                                                      (Hakan ELMASOĞLU)
   “ … Hiçbir şey için geç değildir. Bu inanç, cesaret, özgüven, mücadele, sabır ve yüreklilikle, yaşamımızı yaratacak olursak düşümüz bir başyapıta dönüşür.”   (Döndü ÖZATA)
   “… Haydi yürü de yap. Eylemlerin adını koy ve onlara uygula kendini. İşte şimdi sanatçının Tanrısal işlevi denilene girişmiş bulunuyorsun.”  (Özgür OKTAY)


İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu