Hasan Hastürer

Hayatımda unutamadığım, iki 1 Mayıs…

Her 1 Mayıs’ta elimde olmadan zaman tünelinde yolculuk yaparım. İki önemli 1 MAYIS yaşadım ki unutmam mümkün değil.

Daha uzak bir tarih olsa da ilk olarak 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanındaki 1Mayıs kutlamalarına giderim.

İkincisi de 1 Mayıs 2005… Küba’nın başkenti Havana’da Devrim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamaları…

*        *        *
Emek her türlü üretimin vazgeçilmezi olduğuna göre, emeğin bayramı da bayramların en anlamlısı, en büyüğüdür.
1800’lü yıllarda işçilerin yaşama ve çalışma koşulları insanın kaldıramayacağı kadar ağırdı. Günlük çalışma süresi 18 saate kadar çıkabilirken, çalışanın neredeyse hiçbir güvencesi de bulunmuyordu.
O günün Amerika’sında on binlerce işçi fabrika çevresinde insanca yaşama uygun olmayan barakalarda, sağlıksız koşullarda yaşıyor, işçilerin ortalama yaşama süresi, 40’lı yaşları bulmuyordu.
İşçiler güçlerini birleştirip, örgütlenerek mücadele etmeye karar verdiler. Bu örgütlenmeler daha sonra sendikal örgütlenmelere dönüştü.
Bütün baskılara karşın 8 saatlik işgünü isteyen ve ücretlerinin düşürülmesini protesto eden işçilerin eylemleri 1886 yılında en üst noktaya ulaştı.
Başta Chicago olmak üzere birçok kentte işçiler, günde 8 saat çalışma hakkını elde etmek için 1 Mayıs 1886 günü genel grev yapılmasını kararlaştırdılar. 1 Mayıs’ta ülke genelinde 350 bin işçi greve çıktı.
Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı.
Bu olayların sorumlusu olarak yakalanan 8 işçi liderinden Albert Persons, Adolph Fischer, George Engel ve August Spies idama mahkum edilerek asıldı. 

Albert PERSONS isimli işçiye, özür dileme şartıyla affedileceği söylendi. Albert PERSONS mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek şu sözlerini söyledi: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
*        *        *
Yıl 1977… 1 Mayıs İstanbul’da Devrimci İşçi Sendikalarını Konfederasyonu DİSK’in öncülüğünde Taksim Meydanı’nda kutlanıyor.
Kutlamaya o günlerin en öndeki sendikal örgütü KTÖS’ü temsilen DİSK’in davetlisi olarak Emirali Özkılıç ve Esat Varoğlu ile katıldık.
Taksim Meydanı herhalde en büyük kalabalığı görüyordu o gün. Yaklaşık 500 bin kişi meydanı doldururken meydana ulaşamayan on binlerce kişi daha vardı.
Şimdiki ismi The Marmara olan otelin karşısındaki koruluğun meydana bakan yüzünde yüksek bir platform yaratılmıştı.

Platformun ortasında DİSK Başkanı Kemal Türkler konuşurken onun sağında konuklar bölümünde bizler de vardık. Her şeyi görüyorduk.

Kutlamanın sonuna yakın Sular İdaresi diye bilinin bölümden ilk patlama sesi geldi. O ilk patlama sanki de işaretti, ardından çevredeki tüm binalardan meydana mermi yağmaya başladı. O panik içinde 34 kişi yaşamını yitirdi. O gün işçilerin Kemal Türkleri, etten miğferle nasıl korumaya aldıklarını unutmadım.
O gün yaşananlar Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük provokatif saldırısıydı. *          *        *
1977’den tam 28 yıl sonra, 1 Mayıs 2005’te 1 Mayıs heyecanını bu kez Küba’nın başkenti Havana’nın Devrim Meydanı’nda yaşadım. Hem de tam bir milyon insanla birlikte. Hem de efsane lider Fidel Castro’yu da dinleyerek.

O yıllarda kendime koyduğum hedeflerden biri 1 Mayıs’ta Havana’da Devrim Meydanında olmaktı. O gün meydanda sadece Kübalılar yoktu. Dünyanın dört bir yanından gelen ve çoğunluğu, 1 Mayıs’ın ruhuna, emeğin en yüce değer olduğuna inanan orta yaş ve üzerinde insanlardı.

Bir milyon insan ve bir tek kişinin burnunun bile kanamadığı 1 Mayıs kutlaması…

O günden bugüne, dünyanın değişik köşelerinde ve bizim coğrafyamızda ne değişti. Siz söyleyin.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu