Dünya Değişiyor, Kıbrıs Aynı Mı Kalacak..?

“Yine mi Kıbrıs yazdın..?” ya da “Memleketin durumunu neden yazmıyorsun..?” sorularını duyar gibiyim.
Çünkü ne zaman “Kıbrıs” yazsam ertesinde bu eleştirel sorulara maruz kalmaktayım.
İnsanlar artık usanmışlar.
Kıbrıs konusu duyduklarında deyim yerindeyse kaçacak yer aramaktalar.
İşte o yüzdendir ki ne zaman bu konuda yazsam sitem edip eleştiriyorlar.
Yazının içeriğine ilişkin değil de konusuna yönelik eleştiriler.
Haklılar aslında.
Peki madem haklılar o zaman neden yazmaya devam ediyorum..?
Henüz duymamış olanlar vardır diye kötü bir haberim var diyorum ve bu yıl Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak diye de ekliyorum.
Yani, istesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de bu pilavı yiyeceğiz.
Başka çaremiz yok..!
Baksanıza siyasilerimize, döktürmeye başladılar bile.
Karşılıklı atışmalar bile başladı.
Hepsi de Kıbrıs konusunda.
O yüzden ben de bugün Kıbrıs yazacağım.
Ama ideal çözüm modeli hangisidir şeklinde değil.
Kafama takılan bir soru var, onunla ilgili olacak bu yazı.
Başlıktaki, soru..
Dünya siyasetinde öyle şeyler oluyor, öyle işler yaşanıyor ki son dönemde, aklımız ermiyor artık.
Herşey Trump’ın bir dönemlik aranın ardından yeniden ABD Başkanı seçilmesiyle başladı.
İlk olarak Suriye’deki iç savaş, onca yılın ardından 12 gün gibi kısa bir sürede bitti.
60 yıllık Baas rejimi bir anda çöktü, Beşar Esad ülkeden kaçtı, Rusya’ya sığındı.
Şimdi yeni bir rejim ve farklı senaryolar var gündemde.
Ardından Ortadoğu’da, daha doğrusu Filistin topraklarında yaşanmakta olan katliamın esas nedeni çiçeği yeniden burnuna takılmış olan ABD Başkanı Trump tarafından açıkça dile getirildi.
“Filistinliler Gazze’yi terk etsinler, kendilerine başka bir yer bulsunlar” dedi Trump.
Hem de tüm dünyanın gözlerinin içerisine baka baka..
Daha çok şeyler de söyledi ama bu kadarı bile yeterli durumu anlatmaya.
Ardından şimdilik en son hamle olan Ukrayna vakası yaşandı.
Başta NATO, ABD ve AB olmak üzere, neredeyse “asrın kahramanı” olarak lanse edilen Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky aniden “istenmeyen adam” ilan edildi.
Dışlandı, yalnız bırakıldı.
ABD ile Rusya baş başa verdiler ve konuyu şimşek hızıyla “yoluna” koydular.
İşler o kadar ileriye taşındı ki, BM kararları bile göz ardı edildi.
Baş döndüren tüm bu gelişmeler bize yeni bir dünya düzeninin inşa edilmekte olduğunu ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, kalmayacağını anlatmakta.
Hal böyleyken Kıbrıs’ın 1960’ta kalma model ve aynı yıllarda alınmış BM parametrelerine hapsedilmesini istemek bana çok mantıklı gelmedi.
Olmaz, olmayacak da…
Değişim sırası elbet bize de gelecek.
Malum bu yıl seçim yılı ve hepimiz Kıbrıs konusuna bulaşacağız…
Ben de bunu yazmak istedim.
Varsın memleket meseleleri beklesin…