“Cinsiyet Eşitliği Dairesi var, uygulamada yok…”

ASBÜ Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi (KKTC ASBÜ Hukuk Fakültesi Koordinatörü) Av. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ile kadına yönelik şiddeti konuştuk.
Gözügüzelli, KKTC kurumlar arası koordinasyon eksikliğine de dikkat çekip, “Koordinasyon üzerine bizim kurumlar arası etkin, hızlı çalışma sistemimiz var mı? Maalesef. Enerji Dairesi diye bir şey var, uygulamada yok. Aynı Cinsiyet Eşitliği Dairesi gibi. Tek Kapı sistemi öngören mekanizmalardan yani mağduru koruyucu mekanizmalardan ayrımcılığın önlenmesine vatandaş haklarını tam bileceği kurumsal bilgilendirme çalışmalarından denetim mekanizmalarına çok ciddi eksikliklerimiz vardır, çok üzücü.” dedi.

Soru ve yanıtlar
Hastürer: Dünyada kadına yönelik şiddet ne düzeydedir?
Gözügüzelli: Kadına yönelik şiddet dünya genelinde hâlâ yaygın ve sistematik bir insan hakları sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her 3 kadından 1’i yaşamının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Şiddet; savaş dönemlerinde, göç sürecinde, iş yerinde veya dijital ortamlarda dahi farklı biçimlerde ortaya çıkmakta, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde benzer seviyelerde ciddi riskler taşımaktadır.
Hastürer: Kadına yönelik şiddetin temel nedenleri nelerdir?
Gözügüzelli: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, güç ilişkilerindeki dengesizlik, ekonomik bağımlılık, ataerkil kültür, yetersiz eğitim, medya dili ve yasal/kurumsal boşluklar temel nedenler arasında sayılmaktadır. Bu faktörler, şiddetin hem ortaya çıkmasını hem de sürdürülmesini kolaylaştırmaktadır.
Hastürer: Uluslararası toplum kadına yönelik şiddetle mücadele için hangi adımları atmıştır?
Gözügüzelli: Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve uluslararası insan hakları mekanizmaları tarafından pek çok bağlayıcı ve tavsiye niteliğinde sözleşme oluşturulmuştur. Bunlar arasında CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi), İstanbul Sözleşmesi, BM Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi öne çıkar. Bu belgeler devletlere hem önleme hem koruma hem de failleri cezalandırma yükümlülükleri getirir.
Hastürer: Bu sözleşmeler devletlerden ne talep eder?
Gözügüzelli: Devletlerin; şiddeti önleyici politikalar geliştirmesi, mağdurları koruma altına alması, etkin soruşturma ve yargılama yapması, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerini yaygınlaştırması ve düzenli veri toplama–raporlama mekanizmaları kurması beklenir.

Hastürer: Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede hangi uygulamalar öne çıkmaktadır?
Gözügüzelli: Türkiye’de 6284 sayılı yasa koruma tedbirleri açısından önemli bir çerçeve sunar; uzaklaştırma kararları, sığınma evleri, ŞÖNİM’ler (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri) ve elektronik kelepçe uygulamaları önemli araçlardır. Bunun yanında kolluk kuvvetleri için standart prosedürler geliştirilmiş, ALO 183 hattı kurulmuş ve birtakım kamu spotları hazırlanmıştır.
Hastürer: Türkiye’deki iyi uygulamalardan hangileri örnek olabilir?
Gözügüzelli: Bağımsız İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi mekanizmalar, ayrımcılık ve şiddet vakalarını izleme, raporlama ve politika geliştirme açısından örnek niteliği taşır. Ayrıca eğitim müfredatlarında toplumsal cinsiyet eşitliği programlarının yaygınlaştırılması da olumlu örnekler arasındadır.
Hastürer: KKTC’de kadına yönelik şiddet vakaları neden artmaktadır?
Gözügüzelli: Son yıllarda ekonomik kriz, sosyal stres faktörleri, göç hareketleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sürmesi nedeniyle şiddet vakaları görünür biçimde artmıştır. Aynı zamanda veri toplama sistemlerinin yetersizliği nedeniyle gerçek sayıların daha da yüksek olabileceği tahmin edilmektedir.
Hastürer: KKTC’de yasal çerçevede hangi eksiklikler bulunmaktadır?
Gözügüzelli: Bazı yasaların güncel uluslararası standartlara ve uluslararası hukuka göre modernize edilmesi gerekmektedir. Ceza Kanunu ve tüm ilgili yasalarımız düzenlenmesi yanında yeni yasalar veya buna bağlı tüzükler oluşturulması elzemdir. Biz maalesef koloni dönemi yasalarla çağa ayak uydurmaya çalışıyoruz. Güney Kıbrıs, İngiltere, Türkiye ciddi anlamda hukuki mevzuatını çağa uygun hale getirmiştir. Biz inanılmaz derecede geciktik…
Hastürer: KKTC’de kurumlar arası koordinasyon neden sorun yaratmaktadır?
Gözügüzelli: Koordinasyon üzerine bizim kurumlar arası etkin, hızlı,çalışma sistemimiz var mı? Maalesef. Enerji Dairesi diye bir şey var, uygulamada yok. Aynı Cinsiyet Eşitliği Dairesi gibi. Tek Kapı sistemi öngören mekanizmalardan yani mağduru koruyucu mekanizmalardan ayrımcılığın önlenmesine vatandaş haklarını tam bileceği kurumsal bilgilendirme çalışmalarından denetim mekanizmalarına çok ciddi eksikliklerimiz vardır, çok üzücü.
İnsan hakları, eşitlik, ayrımcılık yasağından çocuk ve kadın haklarına… Ulusal eylem planlamaları ve buna dair tedbirlerin alınmasından sosyal hayat standartlarına… Sorunlar yumağı içindeyiz. Bunun sebebi Yasal anlamda eksikliklerimiz, anayasamızın soğuk savaş döneminden kalma dokunulmaz bir metin gibi görülmesi, çağdaş dünya sisteminde iklim krizi, dijital şiddet vb sorunlar karşısında gündemimiz olmaması. Ağaçlandırmamız bile yok.
Bakın Japonya’da bugün ilkokul sisteminde çocukların sınav sistemini hafiflettiler. Her şey öğrencileri motive edici teorik ve uygulamalı ilerletiliyor. Çocuklara ağaç dikimi yaptırılıyor, sınıflarını kendilerinin temizlemeleri isteniyor, sonuçları şaşırtıcı şekilde. Değerlendirme genellikle dönem içi gözlem, performans, proje, ders içi faaliyetler gibi, yani salt sınava dayalı değil. Ama tabii ki sınavlar da oluyor ama belli dersler için. Kısaca tamamen sınavlar kaldırılmasa da süreç odaklı, karakter ve sosyal beceri odaklı eğitim yaklaşımı var. bu nedir, vizyon, gelecek, eğitim.
Demek ki sadece yasa değil, eğitim, aile odaklı eğitimlerin olması, bir Aile Bakanlığımız yok bunu Aile Sosyal İşler Bakanlığı olarak Çalışma Bakanlığı değişebilir, bazı Avrupa ülkelerinde Eğitim Bakanlığı yanında Aile de ekleniyor. Bunun sebebi eğitim, planlama, kamuoyu bilgilendirmesi, vb aksiyonlar için. Kısaca konu çok. İnsan hakları, eşitlik, çevre, şiddete karşı bilinçlendirme… Okullarda rehberliklerin aktif merkezleri olmasına…
Hastürer: O zaman şiddete dönersek kadınlar aile, iş ve sosyal yaşamda hangi şiddet türlerine maruz kalmaktadır?
Gözügüzelli: Kadınlarını maruz kaldıkları şiddet türlerini beş başlık altında toplayabiliriz.
- Fiziksel şiddet: Darp, itme, boğma vb.
- Cinsel şiddet: Taciz, tecavüz, zorla evlilik, rıza dışı cinsel davranışlar.
- Psikolojik şiddet: Tehdit, hakaret, kısıtlama, manipülasyon, aşırı kontrol.
- Ekonomik şiddet: Çalışma hakkının engellenmesi, para kontrolü, borçlandırma.
- Dijital şiddet: İzleme, şantaj, özel görüntülerin yayılması.
Bu ayrımlar, vaka analizlerinin doğru yapılması için gereklidir.
KKTC’nin Uluslararası Çalışma Örgütünün C190 iş yerlerinde özel sektör dahil, taciz ve şiddeti önlemeye dair tedbirleri almalıdır. CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gereklerini yasalarına uyumlaştırması gerekir. Sadece Cinsiyet Eşitliği Dairesi kurarak vicdanları rahatlatmak mümkün değil. Her yıl ülkemizde şiddet oranı azalacağına artmaktadır. Kamuoyu fiziksel şiddet dışında bilse diğer anlamda kendisine yapılanların suç olduğunu dosyalar o kadar daha artar…
Uluslararası sözleşmelerin öngördüğü şekilde yasaların modernize edilmesi, şiddet tanımlarının netleştirilmesi, etkin koruma kararları, daha fazla sığınma evi, veri toplama sistemleri, hızlı soruşturma süreçleri ve güçlü izleme-denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Hastürer: Sadece yasal düzenlemeler yeterli midir?
Gözügüzelli: Hayır. Yasa; ancak toplum desteklediğinde ve kurumlarca doğru uygulandığında etki yaratır. Eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri yaygınlaştırılmalı, ailelere yönelik bilinçlendirme programları hazırlanmalı, medya ve sosyal medya üzerinden kamu spotları ile toplumsal farkındalık artırılmalıdır.
Hastürer: Neden bağımsız bir insan hakları ve eşitlik kurumu gereklidir?
Gözügüzelli: Bağımsız bir kurum; şiddet vakalarını izler, raporlar, politika üretir, şikâyet mekanizması olarak çalışır ve devlet kurumlarının uygulamalarını denetleyerek hesap verebilirliği güçlendirir. Bu sayede hem mağdurlar hem de halk için güvenilir bir başvuru yolu oluşturur.



