Ahlak etik ve vicdan yok olursa…

Çok yok çok kısa bir süre önce UBP kurultayında Ünal Üstel partisinin genel başkanı seçildi. Bu sonuçtan sonra dersiniz ki Ünal Bey güven tazeledi.. Öyle ya kurultayda Ünal Üstel, oyların %65’ini aldı.
Bu Ünal Üstel’in partisi içindeki yükselişini ve hakimiyetini gösterir. Ve fakat öyle olmadığını gördük. Zira partisinin üyelerinden %65 kabul gören Üstel ,bugün partisine hakim olamıyor!
Nitekim 10 gündür Meclis Başkanlığı seçimi üzerinden yıpratılan bir Ünal Üstel gördük. Peki daha 1 ay önce yapılan kurultayda Ünal Bey’e destek verenler kimlerdi?
Dolayısıyla burada UBP’nin çözmesi gereken bir denklem var.Bu denklem çözülmeden Ünal Bey’in UBP’deki liderliği hep sorgulanacak. Zira daha 1 ay önce Ünal Bey’i genel başkanlığa oturtanlar bugün Ünal Bey’i Meclis Başkanlığı seçimi üzerinden yerle bir ettiler.
Kurultayda güven tazelediği söylenen Sayın Üstel, şimdi kimi veya kimler tarafından otoritesi ayaklar altına alınıyor! Bu elbette UBP’nin kendi içinde çözmesi gereken bir meşruiyet sorunudur.
Burada diğer bir gerçek ise üç geçersiz oyun meşru olarak addedilmesi konusudur ki bu doğrudan toplumu ilgilendirir. Nitekim defalarca tekrarlanan oy verme iṣlemi sonrasında üç milletvekilinin en azından oy pusulasına birden çok mühür vurulamayacağını bilecek kadar zekaya sahip olduğu konusunda sanırım kimsenin en ufak bir ṣüphesi yoktur!
Oyu yakmak icin mühür vurulduğunu Ünal Bey de idrak edebilecek kadar siyasi tecrübeye sahiptir. Ha diyorlar ki meclis tüğünde oy pusulasına iki mühür vurulunca geçersiz oydur diye bir ibare yok.
Zamanında bu tüzük ve veya meclis iç tüzüğünü yazanlar nerden bileceklerdi ki bu meclisin düzeyinin bu kadar düşeceğini ve ona göre böyle böyle bir maddenin gerekli olabileceğini.elbette bilemezlerdi.
Nitekim seçim ve halk oylaması yasasında belirtildiği üzere vatandaşın kullandığı oy pusulasında iki mühür vurulursa oy geçersiz sayılır. Lakin gel gelelim mecliste halkı temsil eden halka vekalet edenler oy pusulasına iki mühür vurma imtiyazına sahiptirler.
Öyle mi? Hayır değil.Peki ne o zaman? Hemen yazayım bu etik vicdani ve ahlaki yetersizliğin sonucudur. Dolayısıyla Meclis’te yaşanan bu utanç verici hatta yüzü olan için yüz kızartıcı durum ortadan kaldırılmaz ise konu maalesef sadece Meclis Başkanlığı ile sınırlı kalmayacak. Bu absürt ve etik olmayan durum önümüzdeki süreçte de etkisini sürdürecek ve bundan sonra her türlü usulsüzlüğün önünü açacak nitelikte bir emsal da teşkil edecektir.