Serkan Hastürer

Eşitlik ölçülebilirdir. Niyet var mı?

 

 

Geçtiğimiz hafta, kişi başına düşen, gayrı safi yurt içi hasılada  verilen rakamlar ile hayatın gerçekleri arasındaki bağlantının bir kısmını yazmıştım.

Konunun, toplumsal eşitlik boyutundaki önemi düşündüğümde, daha fazla irdelenmesi ve üzerinde çalışılması gereken öncelikli konular arasında olduğunu düşünüyorum.

Bir ülkede gelirin ne olduğu kadar, ne kadar eşit dağıldığı da önemli bir sosyal adalet göstergesi herkesin kabul ettiği.

Peki yok mu bunun bir ölçümü?

Elbette var.

Corrado Gini, 1884-1965 yılları arasında yaşamış İtalyan İstatistikçi ve Sosyoloji Uzmanı bir bilim insanı. Corrado Gini’yi öne çıkaran ve hala birçok ülkedeki gelir dağılım ölçümünde, analiz metodu olarak kullanılan, ‘Gini Endeksi’, ülkedeki toplam gelirin, toplum içerisindeki dağılımının oranını hesaplayarak, o ülkedeki gelir adaletini puanlıyor . Endeks sonucu 0 ile 1 veya 0 ile 100 arasında puanlıyor.‘0’ mükemmel ve eşit  dağılımı, 1 ise dağılımda eşitsizlik ve adaletsizliğin göstergesi.

Endeks tek başına bir ülkedeki dağılımın eşitliğini gösterse de, o ülkede refah olduğu sonucunu doğurmuyor.

Daha kolay anlaşılması açısından örnek verecek olursak;  ‘A’ ülkesinde yaşayan iki kişi var. Birinin geliri 1 lira, diğerinin 9 lira. Toplam ülke gelirine baktığınız zaman, 10 lira olsa da, dağılıma baktığınızda iş değişiyor ve ortada adaletsiz bir dağılım göze çarpıyor. Bir diğer taraftan ‘B’ ülkesinde de iki kişi yaşıyor. Birinin geliri 5 lira, diğerinin geliri de 5 lira. Toplam ülke geliri ilk örnekteki gibi yine 10 lira ancak bu örnekte eşit dağılım var. Kısaca ikinci örnekte kaynaklar eşit bölüşülüyor.

Gini endeksi, ilk bakışta, bir ülkenin ekonomisi yanında,  o ülkedeki  ‘sosyal adalet’ ve ‘gelir eşitliği’ ile ilgili yorum yapabilmemize imkan verir.

Dünya Bankası, Eurostat, OECD, gibi önemli kurum ve kuruluşların  internet sayfasının, istatistik bölümünde, ülke ekonomik verilerinde, ‘Gini endeksinin’ de var olduğunu, belirtmeden geçmek istemem.

Yakın coğrafyamıza baktığımızda Slovakya, Slovenya, İsveç, Güney Kıbrıs, Belçika ve Norveç gibi birçok Avrupa ülkesi,  en düşük Gini katsayılarından bazılarına sahip ülkelerin başında geliyor.  Genel olarak Avrupa ülkelerinin, Avrupa dışındaki ülkelere göre daha düşük, yani daha eşit ülkeler olduğunu, İskandinav ülkeleri ve Orta Doğu Avrupa ülkelerinin ise bu konuda dünyada  eşitlik anlamında en üst sırada ülkeler arasında yer aldığını söyleyebiliriz.

Bu denli önemli bir gösterge olan, Gini katsayısı ile ilgili bizde yapılmış, içi dolu bir çalışmaya ben ulaşamadım.

Bir toplumda, ‘Sosyal Adalet’  önem sırasında tereddütsüz en ön sıralardadır.

Sosyal adalet ise, aidiyetin derecesini direk etkileyen faktörler arasında olmasının yanında hem toplumsal hem de ülke kalkınmasına direk katkısı vardır. Bizim gibi küçük nüfusa sahip ülkelerde toplum içi dengeleri korumak, yüksek nüfuslu ülkelerle kıyaslandığında çok daha hassas bir öneme haiz.

1974 bizim için farklı bir kırılma noktası oldu. Yüzyıllardan sonra ilk kez tek başımıza bir toprak parçasında yalnız başımıza kaldık.

Olan kaynakları işleme, geliştirme ve büyütme yanında, paylaşımın düzenlenmesinin erki de elimizdeydi.

Kendi iç adaletsizliğimizin belki de ilk örneklerini de bu dönemde ganimet dağılımında yaşamaya başladık. Dönem ile ilgili, Ombudsman Emine Dizdarlı 2018 yılında yaptığı açıklamada, toplamda 5000 ailenin Güney Kıbrıs’ta  bıraktığı mallarına karşılık hiçbir karşılık mal tazminatı almadığını, 3000 ailenin ise kısmen tazmin edildiğini söylüyordu.  Her ne hal ise 150 bin Rum’un, Kuzey Kıbrıs’ta bıraktığı 1 500 000 dönüm arazi , 55 bin Güney Kıbrıs’tan, Kuzeye geçen 450 000 dönüm arazi sahibi Kıbrıslı Türk’e  yetmemişti.

1974’ün üzerinden yıllar geçmiş olsa da  açılan ekonomik adaletsizlik yarası derinleşerek devam etmekte.

Devlet, vatandaşlarına evrensel değerlerle, insanca yaşam olanakları sağlamak ve toplumsal dengeleri korumak için vardır. Bu noktada gelir dengeleri arasındaki oranın ayarlanması, toplumsal eşitlik açısından, mutlak önem taşır.

Bu kadar dar bir nüfus ve coğrafyada, birileri parasına para, malına mal katarken, halkın genelinin yanında devletin fakirleşmesi ne kabul edilebilirdir ne de sürdürülebilirdir.

Tüm olumsuzluklarına rağmen, ülkemizde herkese insanca yaşamasına yetecek kaynağın mevcut olduğuna inananlardanım.

Önemli olan kaynakların dağılımının doğru ayarlanmasıdır.

Devlet, devletse elindeki enstrümanları toplumsal devamlılık ilkesine ve eşitlik dengesine uygun kullanmalıdır. Devleti yönetenler önce bu realitenin farkına varmalıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu