Kıbrıs

“Ortak acıları dindirmeye çalışmak da ayrıca çok önemli.”

Kıbrıs adasında sıcak çatışmaların ardından henüz çözümlenmesi tamamlanmayan, en önemli insani konulardan biri de kayıp şahıslar. 1981 yılında kurulan Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), bu konudaki çalışmaların yürütülmesinde ortak yetkili komite. Komitede bir Kıbrıslı Türk, bir Kıbrıslı Rum ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri tarafından atanan bir BM temsilcisinden oluşuyor. Lefkoşa ara bölgeden bulunan KŞK Antropoloji Laboratuvarı, kapılarını KIBRIS gazetesine açtı.

KIBRIS’tan Hasan Hastürer ve Özmen Yılancılar, laboratuvarı ziyaret edip KŞK’deki Türk Üye Hakkı Müftüzade ve Kıbrıslı Türk Laboratuvar Koordinatörü İstenç Engin’den çalışmalarla ilgili bilgi aldı. Laboratuvarda, iki laboratuvar koordinatörü altında iki Kıbrıslı Türk, iki Kıbrıslı Rum antroplogdan oluşan iki adli antropoloji ekibi bulunuyor. Ayrıca laboratuvar asistanı, arşiv sorumlusu, KŞK’nin iki toplumlu IT Managerleri, KŞK Sağlık ve Güvenlik Koordinatörü, kazı raporlarını denetleme ve istatistik sorumlusu üç arkeolog, temizlik görevlisi ve bahçıvan görev yapıyor.


Kararlar oy birliğiyle alınıyor

Hakkı Müftüzade, komitede kararların oy birliğiyle alındığını, her hangi bir üye itiraz ederse karar alınıp yürürlüğe konulamadığını belirtip, “1981-1997 yılları arasında KŞK listesini oluşturmak için iki lider müzakere etti. 2002’de iki toplumun kayıplarından oluşan, kayıp şahıslar listesi üzerinde mutabık kalındı. 2006’da mutabakat sonucunda KŞK iki toplumlu bir hüviyete kavuştu. Araştırmacılar+arkeologlar+antropologlar ve genetik uzmanları, her aşamada çalışmalarını müşterek yapmaya başladı. ”dedi.

2002 kayıptan bin 52’si kimliklendirildi

Hakkı Müftüzade, bin 510 Kıbrıslı Rum ve 492 Kıbrıslı Türk kayıptan oluşan 2 bin 2 kayıptan bin 52’sinin kimliklendirildiğini; bunlardan 296’sının Kıbrıslı Türk, 756’sı Kıbrıslı Rum olduğunu kaydetti. Kazı sayısı ise KKTC’de bin 275, Güney Kıbrıs’ta 315, KKTC’de askeri bölgedeki 108, Güney Kıbrıs’ta askeri bölgede 2.

Kayıp şahıslar listesi, ailelerin verdiği ya da iki tarafın elinde olduğu bilgiler ve BM-Kızılhaç katkıları ile derlendi. Bazı Rum siyasiler ise bu insani konuyu suistimal ediyor. Müftüzade, komitenin çok insani bir konuyla ilgili çalışma yürütürken, siyasi amaçlı istismarlardan rahatsız olduğunu belirtip şunları kaydetti:

“Bazı Rum siyasiler, KŞK konusunu siyasi amaçlı suistimal etmektedir. Bu davranış biçimi iki liderin vardığı mutabakata ters düşmektedir. Ayrıca güven ortamı hedeflenirken bu girişime de ters düşmektedir.”

 

Müftüzade, çalışmaların geleceği için ise şöyle konuştu:

“Gelişen yeni teknolojiden yararlanmayı hedefliyoruz. Gelişen cihazlar sayesinde toprak altına bireylerin olduğunu tespit edebileceğiz. Maalesef şahitler yaşlanmakta ve her geçen gün ada sathında yeni inşaatlar yapılmaktadır. Zamana karşı bir mücadele içerisindeyiz. Muhtemel gömü yerlerinde kazı yapan 7 ekip sayısını 8’e çıkardık.”

“Her tespit bizi motive ediyor”

İstenç Engin’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları ise şöyle:

Soru: Kayıp Şahıslar Komitesi Laboratuvarı’nda çalışmak nasıl bir duygu ya da zor değil mi?

Yanıt: Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuvarı’nda çalışmak gurur verici. Yıllar önce kaybolmuş kişilerin kimlik tespitini gerçekleştirip, sonunda onların ailelerine/yakınlarına kavuşmasına vesile olmak çok güzel bir duygu. İki toplumlu bir projede çalışarak ortak acıları dindirmeye çalışmak da ayrıca çok önemli. Her işte olduğu gibi tabiî ki zorlukları var, her gün ayrı bir travmayla çalışıyoruz; fakat her başarılı kimlik tespiti bizi motive ediyor.

Soru: Kalıntılara ulaşma, laboratuvar çalışması ve kesin bilgilendirme süreci nasıl çalışır? Kesin, hatasız sonuç için en çok nerede hassasiyet oluyor? Bu çalışmanın en önemli ilkeleri nelerdir?

Yanıt: Kayıp Şahıslar Komitesi’nin amacı, 1963-64 ve 1974 olayları sırasında kaybolan 2 bin 2 (492 Kıbrıslı Türk ve bin 510 Kıbrıslı Rum) kaybı bulmak, analizlerini gerçekleştirmek, kimlik tespiti yapıp ailelerine iade etmektir. Projenin ana 5 aşaması vardır. Bu aşamalar “Araştırma, Kazı, Antropolojik Analiz, DNA Testi ile Eşleştirme ve Kimlik Tespiti ve Kalıntıların İadesi” olarak sıralanabilir. Projenin tüm aşamaları, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum ekiplerin beraber çalışmasıyla yürütülmektedir.

KŞK’nin iki toplumlu araştırma birimi, olası gömü yerlerini tespit etmek amacıyla bilgi ve veri toplama, bu verileri analiz etmekle sorumludur.

Araştırma ekipleri tarafından tespit edilen olası gömü yerlerinde, iki toplumlu adli arkeoloji ekipleri kayıp şahısların kalıntılarını aramaya başlar. Arkeologlar, arkeolojik ilkeler ve metotlar yanında yeni teknolojik araçları da kullanarak kazı yapmakta ve insan kalıntılarını ortaya çıkarmaktadır.

Kazı alanından çıkartılan kalıntılar, Ağustos 2006’da kurulmuş, Birleşmiş Milletler Koruma Bölgesi’nde, eski Uluslararası Lefkoşa Havaalanı yakınlarındaki KŞK Antropoloji Laboratuvarı’na (CAL) transfer edilir. Laboratuvarın ana amacı kalıntıları teslim almak, kayıp şahısların kimlik tespitini yapabilmek için gerekli bilimsel antropolojik analizleri yürüterek DNA analizine gönderilecek örnekleri seçmek ve hazırlamak ve ilgili laboratuvara göndermek, gelen sonuçlar ışığında analizleri tamamlamak, kimlik tespitini gerçekleştirmek ve kayıp şahısları ailelerine teslim etmektir. Diğer aşamalarda olduğu gibi KŞK Antropoloji Laboratuvarı’nda da iki toplumlu ekipler görev yapmaktadır.

İki toplumlu iki adli antropoloji takımı aynı anda farklı vakalar üzerinde çalışarak kısa zamanda daha çok kayıp şahsın kimlik tespitinin yapılabilmesi için çalışmaktadır. Laboratuvarda çalışmalar uluslararası standartlara uygun en üst düzeyde bilimsel yeterlilik ve etik kurallara uygunluk sağlamak amacıyla standart çalışma prosedürleri takip edilerek yapılmaktadır. Adli antropologlar çalıştıkları vaka ile ilgili ön bilgiye sahip olmadan körleme analiz gerçekleştirmekte böylece tarafsızlıkları da korunmaktadır.

Yapılan antropolojik analizler sonucunda kalıntılardan biyolojik profil (cinsiyet tayini, yaş aralığı, ortalama boy uzunluğu gibi) çıkartılmaktadır. Karışık halde bulunan vakalarda gömü yerinde en az kaç kişinin bulunduğunun tespiti yapılmakta, çeşitli bilimsel metotlar kullanılarak, ailelere mümkün olduğunca eksiksiz vücutlar teslim edebilmek için çalışmalar yapılmakta ve DNA analizi için örnekler seçilmektedir.

Seçilen örnekler KŞK’nin sözleşme yaptığı genetik laboratuvarına (şu an ABD’deki BODE Technology) gönderilmektedir. Kayıp Şahıslar Komitesi DNA ile kimlik tespiti için istatistik eşik değerini yüzde 99,95 ve üzeri olarak kabul etmektedir. DNA analizi gerçekleştikten sonra sonuçlar KŞK Antropoloji Laboratuvarı’ndaki iki toplumlu genetik uzmanı kimliklendirme koordinatörlerine gönderilmektedir. Kimlik tespiti için sadece tek bir metot değil; çok disiplinli yaklaşım kullanılmakta ve elde edilen tüm bilgilerin (arkeolojik, antropolojik, genetik gibi) karşılaştırılması yapılıp, herhangi bir uyuşmazlık olmaması durumunda resmi kimlik tespitine karar verilmektedir.

KŞK, bir kayıp şahsın kimliğini resmen belirledikten sonra, aile iki toplumlu psikologlar tarafından bilgilendirilir. Psikologlar aileye kayıplarının kimlik tespitinin yapıldığını aktarır ve dileyen kişilerin KŞK Antropoloji Laboratuvarı’na gelerek kimlik tespiti süreciyle ilgili detaylı bilgi alabileceği ve isterlerse kayıplarından geride kalanları görebilecekleri aile görüşmesini organize ederler. Psikologlar aynı zamanda defin işlemleriyle ilgili ayarlamalarda da ailelere destek vermektedir.

“Antropolojik analiz bekleyen vaka yok”

Soru: Bugüne kadar kaç kimliklendirme oldu?

Yanıt: 31 Ocak 2025 itibarıyla 296 Kıbrıslı Türk ve 756 Kıbrıslı Rum olmak üzere, toplam bin 52 kayıp şahsın kimlik tespiti yapılmıştır. Aynı zamanda resmi kayıp listesinde olmayan 20 Kıbrıslı Türk ve 195 Kıbrıslı Rum olmak üzere toplam 215 kişinin de kimlik tespiti KŞK tarafından yapılmıştır.

Soru: Laboratuvarda bekleyen ne kadar kalıntı var?

Yanıt: Şu anda laboratuvarda antropolojik analiz bekleyen vaka yoktur, kazı alanından 2024 ve 2025 senesinde çıkarılan yaklaşık 45 kişi üzerinde antropolojik analizler devam etmektedir. Bununla birlikte antropolojik ve genetik analizleri yapılmış olup herhangi bir eşleşme olmadığı için kimlik tespiti yapılamayan yaklaşık 60 vaka ve antropolojik analizleri tamamlanıp DNA sonucu elde edilememiş yaklaşık 20 vaka da laboratuvarda beklemektedir. Aynı zamanda çeşitli kazı yerlerinden çıkartıldıktan sonra çoğunluğunun arkeolojik olduğu radyocarbon (C14) analizi ile tespit edilen yaklaşık 230 vaka, projeyle ilişkisi olmayan vakalar başlığı altında laboratuvarda bulunmaktadır.

Soru: Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıplarından elde edilen kalıntılar, aynı çatı altında… Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum uzmanlar ayrım gözeterek mi görev yapıyor? Herkes kendi toplumundan kayıplar üzerinde mi çalışıyor?

Yanıt: Daha önce de bahsettiğim gibi iki takım da iki toplumludur yani Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum antropologlar beraber görev yapmaktadırlar. Tüm bilim insanları olarak iki toplumun kayıpları üzerinde çalışmaktayız. Kimlik tespiti yapılana kadar çoğunlukla kayıpların Kıbrıslı Türk veya Kıbrıslı Rum kayıplara ait olduğu bilinmemektedir. Analizler yapılırken hiçbir ayrım gözetilmemektedir.

Soru: Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum çalışanların üzüntü kesişmesi oluyor mu?

Yanıt: Tabiî ki oluyor. Herkes çalıştığı sürece bilimsel temellerde kalmaya dikkat etse de özellikle aile görüşleri sırasında kayıp yakınları ile tanışıp buluşunca, kayıp şahıs ile ilgili hikayeleri, anıları dinleyince duygusal olarak etkilenmekteyiz.

 

“Çocuk bireylerle çalışmak zorlayıcı”

Soru: Sizi en çok ne etkiliyor?

Yanıt: Kişisel olarak beni en çok etkileyen, çeşitli sebeplerden dolayı kimlik tespiti yapılamamış vakalar çünkü bu vakalarda henüz mutlu sona ulaşamıyoruz ama tabiî ki bu vakalar çözülene kadar üzerlerinde çalışmaya devam ediyoruz. Bununla birlikte, çocuk bireylerle çalışmanın da daha zorlayıcı olabildiğini söyleyebilirim.

 


Soru: “Kayıp kişilerle ilgili çalışmaları tanımlayın” deseler, nasıl tanımlarsınız?

 Yanıt: Kayıp şahıslarla ilgili çalışmaları, yapboz çözmeye benzetebilirim. Her bir disiplin, her bir aşamayla kayıp bir parçayı yerine koyup resmi tamamlamaya çalışıyoruz.

Soru: Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarını yüzde yüz, tüm kayıpların bulunmasıyla sonuçlanacağına inanıyor musunuz?

Yanıt: Kayıp şahısların tamamının bulunmasını tabiî ki umut ederim ama bunun zor olacağının da bilincindeyim. Zaman en büyük düşmanımız. Geçen zamanla tanıklar, aile yakınları hayatını kaybetmekte, çevre korkunç bir hızla değişmektedir. Tüm bunlar çalışmalarımızı tabiî ki olumsuz etkilemektedir. Bizler son güne kadar her kaybın bulunabilmesi için elimizden geleni yapacağız.

 

Soru: 2006 yılından beri bu çalışmada önemli göreviniz var. En çok hangi çalışmada etkilendiniz?

Yanıt: 2006’dan beri sayısız vakada çalıştım, her biri ayrı ayrı özeldir ve her birini ayrı ayrı hatırlarım. Çözülemeyenler için üzülür, çalışmaya devam eder, kimlik tespiti yapılanlar için mutlu olurum. Sadece kayıp yakınları için değil; kayıpların kendileri için de çalıştığımıza inanırım ve onların sonunda huzur içinde dinlenebildiklerini bilmek beni mutlu eder.

Soru: Kayıp şahısların bulunması çalışmalarında deneyim biriktirdik mi?

Yanıt: Kayıp Şahıslar Komitesi Projesi’nin çalışmaları 2006 yılında Arjantin Adli Antropoloji Ekibi (EAAF) yönetiminde onların eğitimleri ve eşlikleriyle başladı. 2008 yılında projeyi kendi başımıza yürütmeye başladık ve şu anda gururla söyleyebiliriz ki dünyanın çeşitli bölgelerindeki benzer projelere eğitim desteği veriyoruz.

Fotoğraflar/Özmen YILANCILAR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu