Aziz KARAAZİZ

Ersin Tatar Seçime Hazır, UBP’nin Kararına İhtiyacı Kalmadı

Cenevre zirvesi geride kalırken, sonuçlarına ilişkin verileri de almaya başladık.
Önce her iki taraf arasında bir analiz yapalım. Bakalım Türk tarafı ile Rum tarafı arasında ne gibi farklı etkiler olmuş.
Öncelikle şunu söylemek lazım ki, Türk tarafı Cenevre’ye kendi siyasetini kabul ettirmek için gitmiş olsa da, bunun olmayacağı ihtimalini de göz ardı etmemiş ve buna da hazırlanmıştı.
Nitekim de böyle oldu. Birleşmiş Milletler bu sefer çözüm modellerinin etrafından dolaşmayı tercih etti ve bunun yerine tarafları yaklaştıracağına inandığı bazı egzersizler verdi. Bir çeşit terapi de diyebiliriz buna.
Taraflar şimdi Temmuz ayının son haftasına kadar bunun üzerinde çalışacaklar. Ama Guterres tarafları kendi başlarına da bırakmadı. Kendi kişisel temsilcisini de başlarına dikti.
Bu ilk kez oluyor.
İlk kez Birleşmiş Milletler taraflara “çözüm” dışında bir takım çalışmalar veriyor. Ve ilk kez bir konuda üzüntülü ya da umutlu olduğu şeklinde ifadeler kullanmıyor.
Zaten bir süredir “federasyon” vurgusu da yapılmamıştı. Bu kez de yapılmadı. Hem de Avrupa Komisyonu’nun ahlak dışı mektup müdahalesine rağmen..!
Guterres bir yerde Avrupa Birliği’ne çalım atmış oldu. Zaten bu aralar giden gelen aynı şeyi yapıyor. Bir çalım da buradan yemiş oldular.
Gelelim tarafların bu durum karşısındaki psikolojisine.
Net bir görüntü Rum tarafında yok. Bu da bize gerçek duyguların bastırılmaya ve saklanmaya çalışıldığı gayretini anlatıyor. Kimse duygusuz değildir. Hele ki de böylesi bir durumda. Sonucun yarattığı bir etki muhakkak ki vardır. Ya olumlu ya da olumsuz. Mutlusundur veya üzgünsündür.
Ama Rum tarafı tam bir poker surat ifadesi ile İsviçre’den ayrıldı. Belli ki saklamak istedikleri duyguları mevcut.
Ama Türk tarafında durum öyle değil. Türk tarafı mutlu olmasa bile memnun bir yüz ifadesini getirdi Kıbrıs’a. Eve öyle gelindi.
Bu durum Ersin Tatar için her iki kulvarda da büyük bir avantaj sağlamıştır, daha da sağlayacaktır.
Öncelikle Rum tarafına karşı yenilmeden, yeni siyasetini herhangi bir darbeye maruz kalmadan, sapasağlam bir şekilde ileriye taşımayı başarmıştır.
Bu başarıda Tatar kadar başta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin de büyük payı var.
Bu çok önemlidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs konusunda bu denli yüksek bir uyum ve dayanışma içerisinde olması meyvelerini vermeye başladı.
Türk tarafının uzun süredir ortaya koyduğu “işbirliği” önerileri en sonunda BM tarafından da benimsendi ve tarafların önüne konuldu.
Şimdi Tatar bu avantajı korumak ve Temmuz sonundaki zirvede daha da ileriye taşımak hedefindedir.
Bunu yaparak hem Kıbrıs konusunda Rum tarafına karşı, hem de Ekim ayındaki seçimde rakiplerine karşı avantajını artırmak isteyecektir.
Bakalım bunu başarabilecek mi..?
Bir de son not olarak şunu ekleyelim ki, Ersin Tatar’ın artık bu noktadan sonra UBP’nin desteği konusunda bir endişesi kalmamıştır.
Çünkü Tatar’ın UBP yönetiminin bu yöndeki kararına ihtiyacı kalmamıştır.
Cenevre zirvesinde Tatar’ın yıldızı parlamıştır ve bu başarı UBP tabanı ile arasındaki bağları güçlendirmiştir.
Bunu da söylemiş olalım….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu