Taşınmaz Mal Komisyonu Acilen Çalıştırılmaya Başlanmalıdır

Ulusal Birlik Partisi kuruluş aşamasında, o zamanki adıyla Mal Tazmin Komisyonu olan, şimdiki adıyla da Taşınmaz Mal Komisyonu’na itiraz etmiş, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı.
Söz konusu mahkemenin tüm duruşmalarını izlemiş birisi olarak, o dönem UBP’sinin davayı kazanamayacağını en başından tahmin etmiş ve bu tahminimde de yanılmamıştım.
Çünkü karşı çıkışlarında ciddi bir dayanak getirmemişler, dayanaktan yoksun itirazları da Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmişti.
Aradan geçen zamanda Taşınmaz Mal Komisyonu etkinliğini yitirmiş, neredeyse kapanma aşamasına gelmiştir.
Oysa ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bir “iç hukuk” olarak kabul görmesi belki de Kıbrıs Türklerinin uluslararası hukuk alanında bugüne kadar elde edemedikleri tek adil haktır.
Ama gel gör ki bu altın fırsatı elimizin tersiyle ittik ve “para yok” gerekçesi ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kapısına kilit vurduk.
Halbuki eğer TMK çalışsaydı mülkiyet konusunda bir çok dosya kapanmış olurdu.
Rum Yönetimi’mim şimdilerde giderek dozunu artırdığı keyfi tutuklama kararları da havada kalırdı.
Ama olmadı, ama yapmadık.
Son derece büyük paraların döndüğü emlak sektörünün dibine dinamiti kendi ellerimizle yerleştirdik ve fitilini bağladık.
Tabii ki Rum Yönetimi de boş durmadı ve hazırladığımız bu düzeneğin fitilini ateşledi, emlak sektörü çöktü.
Rum Yönetimi’nin son açıkladığı yakalama ve tutuklama listelerinde gördük ki kapsam genişlemiş.
Artık Kıbrıslı Türkler ve eşdeğer sahibi şahıslar da tutuklama listesine dahil edilmiş.
Hatta bir müteahhitimizin eşi Ankara’ya girişinde “hakkınızda İnterpol kaynaklı yakalama emri var” uyarısı ile karşılaşmış.
Bu denli yani…
Hükümetin bir süre önce almış olduğu tapıu devirlerinden TMK’ya fon aktarılması kararı sonrasında gelinen son durum nedir diye çok merak etmekteyim.
Onun da ötesinde TMK’nın halen aktif halde olmamasının en önemli nedeni olan üye atamasının neden yapılmadığını da merak etmekteyim.
Son dönemde o kadar suni gündem sarhoşu olduk ki uyanmamız uzun sürecek.
Bu süre zarfında da Rum Yönetimi konuyu bizler için gerçekten de vahim denilecek bir noktaya getirecektir.
Acilen adım atılması gereken, artık sadece sektörün kurtarılması değil, vatandaşların haksız yere tutuklanmasının önüne geçilmesi haline gelmiştir.
İnşallah hükümetimiz suni gündemleri terk eder ve bu konuyu gündemine alır…