Belli ki rahatsız olmuyorlar…
Etik teamül ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı günlerden geçiyoruz.
Demokrasi konusuna hiç girmeye bile lüzum görmüyorum zira onun da çok ciddi olarak yıpratıldığını işlevsel yapısından çok uzaklarda bir noktaya taşındığını hepimiz biliyoruz.
Nerden biliyoruz derseniz çok net yazayım yaşayarak tecrübe ettik. Gelelim Cumhuriyet Meclisindeki başkanlık seçimine. Çok şey yazmaya gerek var mı? Yok! Neden yok,
Yaşananlar ortada. Ve fakat özetleyecek olursak 3 oyun açık seçik geçersiz olduğunu herkes biliyor. Kendini Meclis Başkanı ilan edenler de biliyor, o oyu verenler de biliyor, halk da biliyor. Ki halkın vicdanı da bu konuda rahatsız.
Peki halk demek nedir?
Meclis’in gerçek sahibidir halk. Mecliste gününü gün edenler sadece halka vekalet ediyorlar o çatının altında. Yani demem o ki buna rağmen tüzükte bu belirtilmedi bilmem şu yazılmadı şu çizilmedi diyerek 3 geçersiz oyu geçerli olarak kabul ederek meclis başkanı seçildi demek kimse kusura bakmasın ama bu pişkinliktir daha da beteri çakallık yapmaktır. Y
arın Ziya Bey bütün bu yaşananları yok sayarak bu makama oturacak. Oysa böyle bir durumda yapılması gereken şey seçimin tekrarlanmasıydı..Böyle bir durumda açıkçası ben Ziya Bey’in de içine sinerek o makama oturacağını düşünmüyorum zira meşruiyeti olmayan bir başkan muamelesi görecek görev yaptığı sürece. Lakin burada esas olan muhaletetin ne yapacağı konusudur. İtiraz edecek derseniz ediyor zaten onu yapıyor.
Meclisten çıkması gerekir derseniz açıkçası bu erken seçimi getirecek bir hamle olursa doğru bir yaklaşım olur,aksi takdirde ara seçim yaparak muhalefetin boş koltuklarını doldurma gibi başka bir pişkinliğe giderlerse işte o zaman sıkıntı olur ve CTP’nin meclis dışında kalması hiçbir etki etmez.
Burada yapılması gereken ise CTP’nin sivil toplum örgütlerine, sendikal alana ve bu rezilliklere karşı dik duruş gösterebilen örgütlü kamuoyu destekçilerine ihtiyacı vardır. Bu mücadele topyekün verilmediği sürece hepimiz de biliyoruz ki hiçbir derde deeman olmayacak.