Bilinen gerçek Financial Times’a yansıdı
Bugün Kıbrıs gazetesi ön sayfadan verdiği haberde Dünyanın en prestijli yayınlarından Financial Times gazetesinin haberine atıfta bulunarak Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs’taki üniversiteler aracılığıyla insan kaçakçılığı iddialarını araştırması için Avrupa Yüksek Öğretim Kalite Güvencesi Derneği’ne başvurduğu haberini verdi.
Haberde birçok öğrencinin yanıltıcı vaatlerle kandırıldığı ve insan ticaretine maruz kaldığına dair artan endişeler dile getirildi. Bu haberle birlikte hepimiz endişelenmeliyiz diye düşünüyorum zira vizyonsuzluk ve öngörü yoksunluğuna bir de politikasızlık eklenince bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz. Nitekim gelişigüzel bakkal dükkanı açar rahatlığında nereye varacağı düşünülmeden ve en önemlisi maksadına uygun olmayan ve birer rant kapısı olarak görülen birçok üniversitenin açılması bu alanda gerçekten emek veren ve amacı ile örtüşen üniversiteleri de değersizleştiriyor.Bu bir tehlikeye işaret ediyor.
Dolayısıyla üniversitelerin yurtdışında pazarlama stratejilerinin doğru olmayan bilgiler üzerine kurgulanması doğru bir yaklaşım olmadığı gibi üniversite kavramı ile de örtüşmeyen ahlaki bir durumdur.
Peki sadece bu mu? Elbette değil.
YÖDAK’ın üniversiteler üzerinde daha etkin bir otorite ortaya koyacak kabiliyeti göstermesi de gerekiyor. Bunun için de siyasi iradeden tamamen özerk ve yetki alanlarının güçlendirilmesi gerekiyor.
Bu ne demek? Anlatmak istediğim şu ki ülkemizde faaliyet gösteren üniversiteleri aynı kefeye koyup elma ve armutları birbirine karıştırmaktan vazgeçemedikleri sürece Yüksek Öğretim zarar görmeye devam edecek. Nitekim bugün maalesef yapılan tam da budur..
Bir tarafta ciddi emekler ortaya koyarak eğitim kalitesini ve hizmetlerini en iyi şekilde yapmaya çalışanlarla diğer yandan tabella kurumundan öteye geçmeyen üniversiteler var. Bunun gözle görülür olduğu da bir başka gerçek. Ve bu gerçek her ne sebepten ise görmezden geliniyor.