Göz göre göre yapıyorlar
Haklarında yolsuzluk iddiası olan bazı bakanların dosyaları Başsavcılık tarafından araştırılıyor. Buradan çıkacak sonuç elbette önemli ve fakat bütün bu yaşananlar demokrasisi oturmuş, liyakatın esas alındığı bir hukuk devletinde olsa ülkenin altı üstüne gelirdi. Lakin bizim gibi aksak demokrasilerde böylesi bir süreci olağan hale getiren akıl almaz bir genişlik yaşanıyor ülkede.. Özellikle son dönemde yaşanan olaylara baktığımız zaman ülkede ilmik ilmik işlenen düzen artık çürümüşlüğün boyutlarını daha da görünür hale getiriyor. Yolsuzluğun başını alıp gittiği bir düzen içinde maalesef akıl sır ermeyen yöntemler kullanılıyor.Bu durum haliyle
ülke ekonomisi üzerinde ağır tahribatlar yaparken, diğer yandan da vatandaşlar arasında gelir dağılımında adaletsizlik, kamu hizmetlerinden eşit faydalanamama, fırsat eşitsizliği gibi orta ve uzun vadede toplumsal patlamalara zemin hazırlayabilecek sorunlara yol açabilmektedir. Nitekim bugün ülkemizde yaşanan tam da budur.
Bu çarpık durum her şeyden önce adalet duygusunu yerle bir eder.
Tabiatıyla böyle bir düzen içinde liyakatı ve iyi yönetim imkanlarını bitirir.
Yolsuzluğun olağan bir hal alması ise ülkenin her alanda güvenirliğini sekteye uğratır, adalete olan inancı zedeler ve iyi yönetilemeyen bir yapının oluşmasına yol açar. Nitekim o yapı ülkede oluştu.
Yolsuzluk algısı toplumun her bir katmanın da konuşulur iken bu haliyle mal ve hizmetlerin maliyetlerinin ve dahi fiyatlarının artırılmasına yol açıyor.Bu olumsuzluklar da takdir edersiniz ki yatırımı üretimi, istihdamı olumsuz yönde etkiler, yoksulluğu artırır.
Bugün inşa edilen bu bozuk yapı içinde karar vericilerin kişisel menfaat sağlama amacı ile kararlar aldığı için toplumsal faydayı ortadan kaybolur ve haliyle bireysel kazanımlar toplum menfaatinin önüne geçer.
Bu domino süreç içinde rüşveti alan ve veya yolsuzluğa karışan karar vericilerin eli zayıflar ve verdikleri kararlar bunun etkisi altına girer. Dolayısıyla karar alma süreçlerini bu durum etkiler, lakin etki bununla da sınırlı kalmaz bu demokrasi düzenini baltalar, hukuk algısını da zayıflatır..Devletin düzenleyici ve denetleyici mekanizmaları aracılığıyla illegal eylemleri durdurmada başarısız olması veya taraf tuttuğu izlenimi vermesi veya bizzat yönetenlerin yolsuzluğun bileşeni olması toplumdaki umudu törpüler ve etik değerleri giderek erozyona uğratır. Kaldı ki bir kez rüşvet ile işlerin yapıldığı algısı topluma yerleşince, ki Kuzey Kıbrıs için hazırlanan Yolsuzluk Raporu 2022’de katılımcıların % 99’u Kuzey Kıbrıs’ta rüşvet ve yolsuzluk olduğuna inanıyor % 40’ı rüşvet vererek kamuda işini yaptırdığını söylüyor,bu durum giderek kanıksanır ve toplumsal kültür olarak algılanmaya başlanırsa ki biz ülke olarak o yöne doğru gidiyoruz, ki böyle bir noktaya geldikten sonra bu algıdan kurtulmak bir yana bu süreç düşünülenden çok daha fazla emek ve toplumsal dayanışma ile kararlılık gerektirir ki biz ülke olarak şimdi tam da bu noktadayız!
Bir ülke düşünün ki o ülkeyi yönetenlerin neredeyse tamamı bu yolsuzluk algısını güçlendiren hal ve davranışlar içinde olsunlar. Nitekim alt alta sıralasanız Meclis’e girdikten sonra ailelerinin üzerinden mal varlıklarını aşırı şekilde artıranlar var, bütün bunlar toplumun gözleri önünde olurken, ilgili yasa da mevcut olduğu halde bunlara hiçbir mercinin hesap sormaması bu ülkenin en büyük handikapıdır.