Seçim geride kaldı şimdi, hoşgörü ve kabullenme zamanı…
Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi geride kaldı.
Yarış başlarken iddialı iki aday Tufan Erhürman ve Ersin Tatar’dı…
Sonuç belli olduğunda, Tufan Erhürman’ın % 62,76, Ersin Tatar’ın ise %35,81 oy aldığı ortaya çıktı. Bu sonuçlar aslında iddialı bir yarış olmadığını ortaya çıkardı.
***
Her seçimin giriş, gelişme, sonuç ve sonuç sonrası gibi dört bölümü var.
Adayların belirlenmesi giriş, seçim süreci gelişme, sonucun ortaya çıkması ise sonuçtur. Sonuç sonrası bölüm, sonuçtan ders çıkarılması ve sadece sonucun değil, sürecinin bütününün de kan davasına dönüştürülmeden sindirilmesidir.
Her zaman seslendiririm. TARAFSIZLIK AHLAKSIZLIKTIR.
Bir seçim sürecinde en tarafsız olması gerek Yüksek Seçim Kurulu başka ve üyeleri bile oylarını kullanırken bir adayı tercih eder.
Hiç kuşkusuz, seçimin sonrasını da düşünerek tavır koyması gerekenler de var.
Bu süreçte bir yazımda belirttiğim gibi, herhangi bir aday lehine kampanya parçası olacak şekilde taraf olanlar, tarafında yer aldıkları adayla birlikte sandıkta kalır.
Bu aslında genel geçer bir doğrudur.
***
Bir seçim sürecinin en önemli süreci sanırım sonuç sonrası bölümdür.
Şimdi biz o süreci yaşıyoruz.
Tufan Erhürman’ın 6. Cumhurbaşkanı olarak seçilirken aldığı oy hiç bir yaklaşımla küçümsenemez, önemsizleştirilemez, itibarsızlaştırılamaz.
Şu böyle öteki şöyle diyorla, uğraşmayı ABESLE İŞTİGAL ETMEK olarak görürüm.
Bazıları demokratik olgunlukla sonucu kolay hazmeder, bazıları da hazmetmek için zamana ihtiyaç duyar. İkinci gruba girenlerin sorunları kendi sorunlarıdır.
***
Gelinen noktada şurayı önemli buluyorum.
Görüşlerimi ortaya koyarken isim bazımda asla kimseyi muhatap almadığım bilinendir.
Yarası olan gocunacaksa da gocunacak.
Tufan Erhürman’ın seçilmesini, zafer nitelikli bulup, içtenlikle sevinenler yanında tam tersi önceden gelen duruşlarıyla üzülenlerde var.
Tufan Erhürman, ciddi bir sorumluluk üstlenmiştir.
Barışçıl duruşuyla kimseyle kavga etmek istememekte, tam tersi kişilikli bir duruşla en başta Ankara olmak üzere tüm merkezlerle verimli iyileştirmeyi sağlamayı hedefliyor. Bunun böyle olduğunu anlamamak, görmemek için farklı bir niyet içinde olmak gerekiyor.
Seçimin sonuçlanmasının hemen ardından Pazartesi okurlarla buluşturduğum yazımda şu cümlem vardı: “ Türkiye’den yapılan açıklamalar ve kutlamaların her biri değerlendirilebilir. Ancak en önemli olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kutlama mesajıdır.”
Neden, “… en önemli olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kutlama mesajıdır” dedim?
İsimlendirmek istemediğim, öteki bazı mesajları Ankara’nın mesajı ve görüşü olarak görmek ve geniş kesimlere taşımak istemedim. Bu görüşüm bugün için de geçerlidir. Bazı açıklamaları ve yayınları talihsiz olarak niteleyip, geçerim.
Güney Kıbrıs’ta bazı unsurlar, benim yaklaşımımın tersine, başka açıklamayı öne çıkarmak ve itibarlı hale getirmek istiyor. Gerçeği taşımadıklarını güneyden arayan gazeteci arkadaşlara da söyledim
***
Tufan Erhürman’a yardımcı olmak, işini yokuşa sürmek istemeyenler, dikkatli olmalı, seçim süreci doyasını rafa kaldırmalı ya da o günlerin yaralarını kaşımaktan uzak durmalıdır. Daha açık bir ifadeyle Ankara’ya yönelik agresif seslendirmelerle Tufan Erhürman’ın yoluna taş konulmamalıdır.
Unutulmasın, bu coğrafyada karşılıklı kamplarda yer alıp çatışmak kolay, barışı her bakımdan yaşam tarzı olarak benimsemek zordur. Dilin kemiği olmasa da gerektiğinde kemiği varmış gibi konuşmayı, özellikle toplumsal kazanım noktasında başarılmalıdır.
Ankara eleştirilmez değildir. Ancak eleştirinin de dozu ve üslubu önemli.
Biz duyarlı davranalım ki Ankara’dan da duyarlılık talep edelim ve de bekleyelim.
***
Son bir alt çizme… Büyükelçiler, bir ülkenin yabancı ülkelerdeki en üst temsilcileri, memurlarıdır.
Elçiye zeval olmaz, çok kullanılan bir atasözüdür. Anlamı ise, bir mesajı, haberi veya isteği iletmekle görevli olan kişinin, mesajın içeriğinden sorumlu tutulamayacağı, cezalandırılamayacağıdır.
