Hasan Hastürer

“Vatan, insanını kucakladığı oranda vatandır”…

Önceki gün öğleden sonra ASAM Bir Vakfı Gençlik Merkezi ve Genç ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) yönetim kurulu üyesi genç arkadaşlarla bir araya geldim. Sorularını sordular. Yanıtları verdim.

   Gençlerle ilgili sorularını yanıtlarken, Kıbrıslı Türk gençlerin gözünün göç yollarında olduğunu, Kuzey Kıbrıs’ta siyasal gelecek göremediklerini söyledim.

Acı ama gerçek uzun yıllardır bu görünüm değişmedi.

***

Yurtdışından gelip Kıbrıs Türk toplumunu dikkatle gözleyenlerin en çarpıcı saptamalarından biri de toplumun ciddi kesiminin göç etmeyi düşünmesidir. Göç eder veya etmez, aklından geçiriyor.

“Gaçar giderim!”

“Çeker giderim!”

İnsanımızın geleceğini bu ülkede, Kıbrıs’ın kuzeyinde görme eğilimi hala arzulanan noktada değildir.

Hâlâ ciddi bir güven bunalımı var.

Hâlâ geleceğini bu topraklarda görme inancı cılız.

Niye insanımız böyle düşünüyor?

Bu başlı başına bir inceleme konusudur. Bazıları vatan için “insanca yaşadığım yer” der. Doğumla ölüm arasındaki sınırlı ömrümüzü insan gibi yaşamak bizlerin de hakkıdır. Kıbrıs Türkü’nün yurtdışında olanlarının sayısı yıllardır, Kıbrıs’ta yaşayanlardan fazla.

1950’li 1960’lı yıllarda göç edip gidenlerin şimdi torunları o topraklarda üçüncü dördüncü kuşağı yaşıyor.

Niyet kaçıp gidiyoruz?

   Kıbrıs Türkü, yıllardır bu adada geleceğini güvencede görmedi. Fırsatı bulan geleceğini Avustralya, Amerika, Kanada, çeşitli Avrupa ülkelerinde aradı.

   İngiliz sömürge dönemi dahil Kıbrıs Türkü, üretimden adeta kopuk bırakıldı.

   Ancak göçü salt ekonomik nedenlere bina etmek doğruyu eksiksiz bulmayı zorlaştırır.

   Göçün en önemli nedenlerinden biri Kıbrıs Türk toplumunun iç dinamizmiyle geleceğini belirleyeceğine olan inançsızlığıdır. Kim ne derse desin, geleceğimiz konusunda son sözü söyleyeceğimize bir türlü inanamıyoruz.

Çıkın sokağa 100 kişiye sorunuz. “Kıbrıs konusunda biz ne istersek o olacak” diyenlerin sayısı onu bulmaz.

Bir arkadaşla konuşuyordum. “Bana kalsa Kıbrıs konusuyla hiç ilgilenmeyecek bir siyasi parti kurarım. Bizim istediğimizin dikkate alınmayacağını bile bile niye boşuna zaman harcayalım” demişti.

Kıbrıs’ta Kıbrıs sorununa ilgisiz kalacak bir siyasi parti hayal etmek bile mümkün değildir. Ancak geleceğimiz için önemli olan Kıbrıs konusundaki çözüm şekillenirken bizim ne düşündüğümüz değil ne istediğimiz bilinerek masaya oturmamız önemlidir.

***

   “Bu memleket bizim” sloganı bir zamanlar çok seslendirilirdi.

   Bu slogana özellikle resmi makamların sahip çıkması gerekirken, bu sloganı atanlar “hain” olarak görülmedi mi?

Halbuki “Bu memleket bizim” diyenlerin bu toprakları gerçek anlamda vatan bilip kolay kolay terk edemeyeceklerini anlamak gerekirdi. Bu memleketi kendinin görmeyen bir insan bu topraklara nasıl sahip çıkabilir ki?

Hiçbir Kıbrıs Türkü, ata köklerinin Anadolu olduğunu inkar etmez. Ancak 1571’den bugüne geçen 454 yılda Kıbrıs Türkü’nün kendine özgü değerlere sahip olduğunu da kimse görmezlikten gelemez.

Kıbrıslı Rumlar da göç eder. Ancak dönme arzuları bizim yurtdışındaki kardeşlerimize göre daha fazladır. Çünkü Kıbrıs’ı daha fazla vatan kabul ediyorlar. Burada sözlerinin geçtiğine inanıyorlar.

   Yurtdışına göçün önünü almak bir amaç olurken, yıllardır yurtdışında bulunanların geri dönüşü daha büyük hedef olmalı, “Bu memleket sizindir, dönün topraklarınıza sahip çıkınız” denmeli.

   Bunu başarabilirsek, gidenlerin geri dönüşü hızlanırken akıllardaki “Gaçar giderim” düşüncesinin azalacağını göreceğiz.

   Özellikle gençlerimizin akıllarında göç etmek, yüksek öğrenime gittiği zaman geri dönmemek varsa, bu ülkenin kaderinde söz sahibi olan herkesin suçu ya da ayıbıdır.

   … Vatan, insanını kucakladığı oranda vatandır”…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu