Serkan Hastürer

Paranın kaynağı, paranın namusudur (2)

 

 

Geçtiğimiz hafta yazımın son bölümünde, Halkın Partisi Başkanı Kudret Özersay’ın Bakanlar Kurulu’ndan geçirip meclise gönderdiği ve bugüne kadar hâlâ komitede bekleyen “Nereden Buldun Yasası”nın meclisten geçirilmediğine değinmiştim.

Yasanın isminden yola çıkarak bir düşünün. Aslında, soru basit ve net; “nereden buldun?”

Samimi bir arkadaşınız size, üzerinizde giydiğiniz bir gömleği veya taktığınız saatin nereden ve kaça aldığınızı sorduğunda, büyük bir çoğunluğumuzun, bu soruya çekinmeden cevap verebileceğini düşünüyorum.

Herkesin kolaylıkla sahip olabileceği varlıklarda, hesap rahatlıkla sorulup, verilebilirken, rakam yükseldiğinde niye zorlaşsın.

Kolunuzdaki saat için geçerli olan bu, soru cevap, düşünce mantığı, aslında kurulu sistem için de temelde aynı prensipte çalışması gerekir.

Kaynak belli ve açıklanabilirse, ortada çekinilmesi veya korkulması için bir sebep yoktur.

O zaman, bizim meclisimiz ve siyasi partilerimiz, kaynağı sorgulayan bir yasayı neden bir türlü komiteden geçirip, yürürlüğe koyamıyor. Mevcut duruma farklı bir bakış açısıyla; meclisin, saydam ve hesap verebilen bir düzene karşı olduğu sonucunu doğurmuyor mu?

Herhangi bir yanlış anlaşılmaya sebep vermemek ve daha net anlaşılabilmek için, halkın büyük bir çoğunluğunun geliri ile paralel yaşadığına, hatta son zamanlarda eriyen alım gücü ile yaşamaya çalıştığına inandığımı belirtmek isterim.

Ancak kayıt dışı, izah edilemez gelir sahiplerinin toplum içindeki payı az olsa da, finansal miktar ve etki alanı çapının genişlediğini düşünüyorum.

Bu genişleme, çürümeyi de beraberinde getirirken, devlet otoritesi, temiz sermaye, adil rekabet koşulları, emeğin sömürülmesi ve daha birçok açıdan toplumsal bütünlüğüne zarar veren, ciddi tehlikeler barındırmaktadır.

Belki tuhaf gelecek ama, 1974’teki ganimeti geçtim, bu ülkede son 20 yıldaki tapu kayıtları ve banka hesapları (1. ve 2. Derece akrabalar dahil) incelensin. Sonuçların gerek kişiler, gerekse kurumlar tarafında, toplumda deprem etkisi yaratacağından şüphem yoktur. Sorun ise, tam da bu noktada, bu iradeyi ortaya koyacak idarenin olmamasındadır.

Sabit ortalama maaşla çalışan birinin, aileden miras veya piyango kazanmamışsa hayat boyu sahip olabilecekleri belli olduğu gibi, yıllarca zarar beyan eden kurumların sahiplerinin de hesaplarının artıda, hayatlarının lüks içinde olması mümkün değildir.

“Nereden Buldun Yasası” önemli bir eksiğin tamamlayıcısı özelliğini taşısa da, mevcut yasalarla yapılabileceklerin olduğuna inanıyorum.

Kişisel kanaatim, toplum olarak bir adalet banyosundan geçmeden bir adım ileri gidemeyeceğimiz gibi, zamanın bizim için terse çalışacağı yönündedir.

Hesabın tutmadığı yerde, muhasebenin hükmü kalmaz.

İzahın olmadığı ülkenin, adaleti de sorgulanmaz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu