Dışişleri Bakanlığı AKPA Genel Kurulu’nda onaylanan kapalı Maraş raporunu eleştirdi
Lefkoşa, 2 Temmuz 24 (TAK): Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi (AKPA) Genel Kurulu’nda onaylanan Maraş raporunun tarihi gerçekleri çarpıtır nitelikte olduğunu, Kıbrıs Türk halkının maruz bırakıldığı mezalim ile insan hakları ihlallerini görmezden geldiğini ve Kıbrıs meselesinde tek mağdurun Kıbrıs Rum halkı olduğu şeklinde yanlış bir algı oluşturduğunu vurguladı.
Kararın geneli itibarıyla Avrupa Konseyi’nin bir kez daha Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) güdümünde hareket ettiğinin bir tezahürü niteliğinde olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanlığı kararda, KKTC’ye ilişkin mesnetsiz iddialara yer verildiğinin ve Kıbrıs’ta bugüne kadar herhangi bir anlaşmaya varılamamasının sorumlusunun Kıbrıs Rum liderliklerinin olduğunun göz ardı edildiğinin de altını çizdi.
Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklama yaparak AKPA Genel Kurulu’nda 27 Haziran’da onaylanan kapalı Maraş raporunu eleştirdi ve raporla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Rum tarafının gerek raportör gerekse komite üyeleri nezdinde yaptığı baskılar neticesinde Türk tarafının tüm çabalarına rağmen, yapıcı görüş ve önerilerinin rapora kısmi olarak yansıyabildiği ifade edilen açıklamada, “Öncelikle, Kıbrıslı Rumların mülkiyet taleplerine ilişkin başvuruları incelemek üzere kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul gördüğü anılan kararda teyit edilmiştir. Kararda ayrıca, Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyonlara açık atıf yapılmıştır” denildi.
-“KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkinliğini korumak için gerekli tüm adımları atmaya devam edecek”
KKTC’nin ülkedeki mülkiyet rejiminin güvencesi konumundaki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkinliğini korumak için gerekli tüm adımları atmaya devam edeceği vurgulanan açıklamada, “Kapalı Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisinde olup Devletimizin tam egemenliği altındadır. Kapalı Maraş açılımının, uluslararası hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tahtında güvence altına alınan mülkiyet haklarını gözetecek şekilde kurgulandığını yeniden hatırlatırız” ifadeleri yer aldı.
AKPA tarafından Kıbrıs’ta denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış modeller temelinde bir anlaşma sağlanması için siyasi sürecin başlatılması konusunda taraflara çağrı yapılması “samimiyetten yoksun bir yaklaşım” olarak değerlendirilen açıklamada, adada kalıcı bir uzlaşıya katkı koymak isteyen tüm tarafların Kıbrıs Türk halkının iradesini ve özden gelen hakları olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü kabul etme yönünde adımlar atmaya başlaması gerektiğine işaret edildi.
-AKPA’nın açık bir irade ortaya koymasının zamanı çoktan gelmiştir”
Açıklamada, “AKPA’nın, Ada’daki mevcut gerçekler ışığında iki devletli çözümü desteklemesinin ve Kıbrıs Türk halkına yönelik ambargo ve izolasyonların herhangi bir koşula bağlanmaksızın kaldırılması yönünde açık bir irade ortaya koymasının zamanı çoktan gelmiştir” vurgusu da yapıldı.