Hasan Hastürer

Uyur gibi yapanları, uyandırmak çok zor…

Her şey yolunda demekle, her şey yolunda olmaz.

Dilek temennilerle de, sorunlar çözüm yoluna girmez.

Bir daha yazayım.

   Kıbrıslı Türklerin en önemli sorunu özgüven eksikliğidir.

   Özgüven eksikliği, devamında öğrenilmiş çaresizliği getirir.

   Sonunda her türlü olumsuzluğu içselleştiren, umuru olmayan bir toplumsal yapı ortaya çıkar.

Gerçekten en zor durumda olanlar, en çok konuşanlardır. Ancak gelin görün ki, zor durumda olup konuşanlar mikrofona en uzak olanlardır.

***

Kamuda en az ve en çok maaş çekenler arasındaki makas aralığı en kolay gelir kıyaslama noktasıdır. Çünkü kıyas yapılanlar, bordroludur. Geçen gün haberlerde dinledim, e-devlet uygulama kapsamında belirli bilgilerle maaş bordrolarına internet ortamından ulaşılabilecek.

Esas mesele birkaç yüz asgari ücreti hatta fazlasını tek başına kazananlardır.

Öylesine acayip bir memleket olduk ki, yüz elli, iki yüz bin sterlin değerindeki Ferrari ya da bir başka çok pahalı arabayı trafik ışıklarında, 30 yıllık, yolda giderken can çekişen Renault ile yan yana görebilirsiniz.

Meşru olmayan yollardan, servet edinenler, hepimizin gözüne soka soka aramızda geziyor.

***

    Dün öğleyin Ticaret Odasında, hayat pahalılığıyla ilgili bir toplantıya katıldım..

   Hayat Pahalılığı ödeneğinin kalıcı çözüm yolu olmadığını biliyorum.

   Hayat Pahalılığı ödeneğinin ne kadar olacağı ya da ödenip, ödenemeyeceğinden, çok daha sağlıklı ve kalıcı olan önlem, market ürünlerinden başlayarak fiyatların ciddi anlamda denetim altına alınmasıdır.

   Ticaret Odası yetkililerine, hayat pahalılığı kadar, haksız, adaletsiz ve tabii meşru olmayan yollardan servet sahibi olanlarla ilgili görüşlerini de sordum. Ticaret Odasının, basın toplantısıyla ilgili izlenimlerimi yarın paylaşacağım.

***

Ticaret ve Sanayi Odası…

Çok önemli, iki oda.

Çok çok önemli, iki sivil toplum örgütü.

Bu iki odaya üye olanlar, KKTC’nin ekonomik yaşamında, toplamda en az dört üçlük paya sahip.

   Ticaret Odası ya da Sanayi Odası, genel sorunları bir kenara koyalım, ülkenin, ekonomik ve finansal sorunlar ve de  kayıt dışı ekonomide Kuzey Kıbrıs’ı açık ara dünya şampiyonu yapan gerçeklikle ilgili ne zaman doğru dürüst ses verecek?

   Böylesi etkin kuruluşların yönetiminde olmak, tören paşalığıyla durumu idare edip, ihtiyaç duyulduğu zaman özel sorunları takip etmek değildir.

***

Edilgen sivil toplum örgütlerinin zararı, en çok, siyasi erki elinde tutanlara, hükümet edenlere dokunur.

Nitelikli, toplumcu düşünce özeni olan sivil toplum örgütlerinin bir görevi de, BASKI GRUBU İŞLEVİNİ YERİNE GETİRMEKTİR.

Baskı grubu olmayan yerde, başarısızlık kaçınılmazdır.

Her kademede, en küçük kurumsal yapıdan, devlete kadar, baskı grubu yoksa, başarısızlığın devamında çökme yazgıdır.

Baskı gruplarını uyarmak Kıbrıs Türk halkı ve KKTC’nin geleceği için görevimizdir.

***

   Uyur gibi yapmak, kimseye, “Uyurdum haberim yok” deme hakkı vermiyor.

   Aslında temel meselelerimizden biri uyuyanlar değil, uyur gibi yapanlardır. Uyuyanı uyandırmak kolay da, uyur gibi yapanları, uyandırmak çok zor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu