Hasan Hastürer

Kirli yüzleri işaret etmek boynumuzun borcudur

Çağdaş toplum olmanın önemli koşulu demokrasidir. Demokrasinin olmadığı toplumlarda çağdaşlıktan söz edemezsiniz.

Ne her kapının önündeki araba, ne evlerde kullanılan elektronik eşyalar ne de fert başına düşen gelirinin yüksekliği demokrasinin yerini tutar.

Demokrasinin olmadığı yerde hiç bir kazanım güvence altında değildir.

   Temiz toplum yaratacaksak, batılı anlamda demokrasiye sahip olacaksak kara paranın, haksız kazancın önünü almamız gerekir.

                                                                        ***

1974’te Güney’e geçen 200 bin Rum’un Kuzey’de kalan ganimetine bütün Kıbrıs Türkü konmadı. Büyük payı taş patlasa yüzde beşlik bir kesim götürdü. Rum ganimeti bitti ama ganimet anlayışı bitmedi.

Haksız kazanç, insan ahlakını bozar. Namusuyla çalışıp kazanmak isteyenin çalışma isteğini olumsuz yönde etkiler.

   Bu ganimetçiler sadece Rum’un geride bıraktıklarını değil, aynı ganimetçi mantıkla Anadolu insanını da yıllarca bir biçimde sömürdü.

   Kuzey Kıbrıs’ta resmen bir üleşme, paylaşma ya da daha net anlatımla “kapişari” düzeni kuruldu.

   Bu düzenin devamı için birinci koşul “vatan-millet-Sakarya” yaklaşımlarıyla hayali hainler yaratmaktı. Bu hiç ihmal edilmedi yıllarca. Çünkü saldırı hedefleri yaratılacak, o hedeflere saldırırken de parayı bir biçimde götüreceklerdi.

Şöyle biraz geriye dönüp bakalım her dönem bu yapıldı.

***

Kıbrıs sorunu var diye bu kirliliği görmezlikten gelemeyiz, sineye çekemeyiz.

Halkın büyük bir çoğunluğu hiç bir haksız kazancın birilerinin yanına kalmasını istemiyor. Biz de bu rahatsızlığa tercüman olacağız.

   Aslında çözüm sanıldığından çok kolaydır. Adam gibi bir “Nerden buldun yasası” çıkarılacak, kimse bunun dışında bırakılmayacak.

Çok radikal bir yaklaşım olacak ama izahı yapılamayan her türlü varlık olabildiğince geriye gidilerek vergilendirilecek.

Bu servet düşmanlığı değildir. Kesin olarak kaynak belliyse bırakın lüks araba ve villaları, uçak, şato sahibi bile olunulabilir. Ama tam tersi kaynağını göstermezseniz bisiklet bile fazladır.

***

Bir zamanlar Azeri bir profesörden şu aktarılmıştı:

   “Amerikalı sabah kalkar bir kendi garajında daha halk arabası olan şervoleye, bir de az ötedeki komşusunun garajındaki lüks cadillac arabayı bakıp, ‘Nasıl çalışırsam benim de cadillac arabam” olur diye düşünürmüş.

Moskova’da kalkan Rus, bir kendi garajındaki halk arabası Lada’ya bir de komşusunun garajındaki daha lüks Volga marka arabaya bakıp, “Ne yapmam gerekir ki onun da arabası benimki gibi Lada olsun” dermiş. Bu düşünce farklılığı Sovyetleri gerçek kalkınmanın hep uzağına düşürmüş.”

Bu anlatılanı aynen paylaştığım için buraya almadım. İlginç ve düşünceye esin kaynağı olabileceği için sizlerle paylaşıyorum.

Bu satırların yazarı olarak asla servet düşmanı olmadım. Kimseyi karalamak ise aklımın kenarından geçmez.

   Kıbrıs Türk insanı yıllardır büyük özverilerle buralara geldi. Küçük ülke olduğumuz için, nereden yola çıkıp buralara geldiğimizi bildiğimiz gibi, tek tek insanların yolun başında nerede oldukları da çok iyi biliniyor.

Kıbrıs Türk insanının geleceği için kirli yüzleri işaret etmek boynumuzun borcudur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu