Aydın Hikmet ömür bıraktı…
Aile içinde benim de “Aydın Amca” diye hitap ettiğim Aydın Hikmet rahmetli teyzem Suna hanımın eşi Hizber Hikmet’in en küçük kardeşiydi.
Ömür bıraktığını büyük bir üzüntüyle haber alınca yıllar öncesine yürüdüm.
Hikmet ailesinin yaşadığı travmatik hadiselerintümü bir çırpıda film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Babasının ayağının kangren olması…
Toplumda açık bir yara olarak kalan, Abisi Avukat Ayhan Hikmet’in yatağında katledilmesi…
En büyük abisi Ali Hikmet’in Türkiye’de bir trafik kazasında felç olması…
Genç denecek bir yaşta diğer kardeşi ticaret insanı ve eski Lefkoşa aşığı yazar Hizber Hikmet’in kansere yenik düşmesi…
Suna teyzem ve Hizber eniştemin oğlu benim canım yeğenim, en iyi arkadaşım Fizik Profesörü İskender Hikmet’in Isparta uçak kazasına kurban gitmesi…Bu kazadan sabaha kadar haberi olmayan Suna teyzeme bunun haberinin verilmesi görevini üstlenmesi…
En sonunda da biricik oğlunun beyin kanaması sonucu genç yaşta vefatı…
Bir insan ömrüne bu kadar travma ve üzüntüyü sığdırdı.
Tüm bunlara rağmen hayatı hafife alabilen ve çoğu zaman da anlattığı bitmek bilmeyen anekdotlar ve taklitler ile yakın çevresini gülmekten kırıp geçiren kendine münhasır bir kişilikti Aydın Hikmet.
Bir seferinde rahmetli babamın da ısrarı ile büyük bir beceri ile yaptığı Zeki Müren taklidi unutulacak gibi değildi. Büyük bir ustalıkla taklit ettiği diğer bir kişi de rahmetli Dr. Fazıl Küçük’tü. Büyük abisi Ali Hikmet ile sınıf arkadaşı olan rahmetli Rauf Denktaş ve Dr. Küçük ile de bize özgü demokrasi anlayışı içerisinde pek yıldızı barışmadı. Bir seferinde tuvalet çıkışı karşılaştığı Denktaş’ı “elim ıslak” deyip elini sıkmak istememesi karşısında Denktaş’ın da ona “işedin galiba be Aydın” diye cevap vermesini de Denktaş’ın ne kadar zeki ve hazır cevap olmasına bağladıydı.
Aile arasında udu ile bize bir kış günü İstanbul’da yeğenim Nazım Hikmet’in evinde verdiği konser şimdi anılarda kaldı.
Göğüslemek zorunda kaldığı acılarına rağmen yüzünden hiç eksiltmediği muzip gülüşü, hazırcevaplığı ve müzik sanatının ötesindeki sanatçı kimliği ile onu hatırlayacak, anlatacağım.
Yeğenim Nazım’ın aktardığından, oğlunun vefatı onun için artık kaldırması zor bir yük haline geldiğini anlıyorum. “Hikmet ailesinde benden uzun yaşayan biri olmadı, ben niye yaşıyorum ki” diyerek ilerleyen yaşı ve sağlık sorunları ile cennete yürüdü Aydın amca.
Üzüntümüz Aydın Hikmet’in bu dünyadan göçüp gitmesi kadar hızla değişen demografi ile Kıbrıs’ta onun gibilerinin sayısının günden güne azalıyor olmasından.
Mekânı cennet olsun.