Yaşam koşulları ve az empati

Asgari ücret belirlerken temel zemin kabul edilmesi gereken bir takım realiteler vardır ve bu realiteler üzerinden ilerlemek esas alınmalıdır. Nitekim ülke gerçeklerinin barındırdığı yaşam koşulları, hayat pahalılığı masaya yatırılan rakamlar ve en nihayetinde empati kurmaktır.
Malum ki yıllardır Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda dönen Ali Cengiz oyunlarından herkes usandı. Özellikle empati yoksunu işveren temsilcilerinin dalga geçer gibi yaptığı açıklamalar, kamuoyunda ciddi bir güven kaybı ve öfkeye yol açıyor.. Lakin gel gelelim ülkeyi yönetenlerin siyaset anlayışı ile bu sorunu çözme konusunda samimi bir irade ortaya koymadıkları anlaşılıyor.
Bu sorunun anlaşılabilir, uygulanabilir bir çözümü var mı? Elbette var..
Öncelikle insanlarla adeta dalga geçen Asgari Ücret Tespit Komisyonu patronların menfaatlerini göz ardı etmezken aynı paralellikte asgari ücretlinin de mağduriyet yaşamayacağı makul bir ücretin ortaya çıkarılmasını sağlamalıdır. Nitekim hayat pahalılığının önüne geçilmesi mümkünken bunu beceremeyenlerin asgari ücretlinin hakkından gasp ederek bunun üzerinden çözüm üretmeye çalışmaları abestleiştikaldir.
Ve fakat öyle görünüyor ki mevcut hükümetin bu konuda adım atma becerisi gösterecek bir anlayışa sahip olmadığı da aşikardır.
Ancak şunu da ifade etmeliyim ki bu durum artık sadece hükümet ile patronların inisiyatifi ekseninden çıkarılarak muhalef gruplarının da etkili duruş sergileyecekleri bir alana kaydırılmalıdır.
Nitekim sadece konuşarak hükümete eleştiri yöneltmek yerine , somut bir çözüm önerisi ortaya koymalıdırlar. Oysa bunun yerine vaat sunmanın hiçbir kıymeti olmadığını özellikle muhalefetin idrak etmesinde yarar vardır. “Bizi hükümete getirin, daha iyi asgari ücret artışı yaparız” güzellemesinin dar gelirli asgari ücretliye bir faydası olmadığı gibi ortada duran soruna da çare olmuyor. Velhasıl artık muhalefet edenler soyut vaatlere değil, somut çözüm önerilerine odaklanmalıdır.
