Halk Kazandı…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimi, yalnızca bir siyasi görev değişimi değil; derin bir toplumsal yön tayini, bir kimlik ve gelecek tercihi olarak okunmalı. Sandığın görünür yüzünde adaylar yarıştı, vaatler sunuldu, tercihler yapıldı. Ancak görünmeyen yüzünde bu seçim; Kıbrıs Türk halkının “nasıl bir gelecek istiyoruz?” sorusuna verdiği dolaylı bir yanıttı.
Bu seçimde sandıklar, yalnızca cumhurbaşkanını değil; aynı zamanda iki devletli kalıcı ayrılıkçı bir yapı mı, yoksa birleşik bir federasyon hayali mi? sorusuna verilen yanıtı da yansıttı. Bu nedenle seçim sonuçları yalnızca bir partinin, bir adayın ya da bir siyasi çizginin değil; Kıbrıs Türk toplumunun büyük kısmının vicdanına ve dünya ile kurduğu ilişki biçimine dair de güçlü bir işaret taşıyor.
Bir Propagandanın Gölgesinde
Seçim süreci boyunca taraflar farklı siyasi kimlikler ve dünya görüşleriyle kampanya yürüttü. Ancak bazı kesimler, bu seçimi yalnızca bir yönetim tercihi değil, kapsayıcı bir ön referandum gibi yorumladı. Seçimin anlamı büyütüldü, sembolik değeri öne çıkarıldı. Kimi adaylar bu süreci propaganda aracına dönüştürerek, halkın geleceğe dair korkularını, kırılganlıklarını ve aidiyet duygusunu siyasi sermaye haline getirdi.
Ancak önemli olan şu: Eğer bu seçim gerçekten bir yol ayrımının işaret fişeği ise, ortaya çıkan sonuca herkesin demokratik olgunlukla saygı göstermesi gerekir. Sandıktan çıkan irade, toplumun sesidir; o sese kulak tıkamak, o sesi beğenmeyince itibarsızlaştırmak, demokratik değerlere zarar verir.
Kazanan Kim, Kaybeden Kim?
Bu seçimin sonucunda kazanan yalnızca bir kişi değil. Halkının tamamını kucaklayan, halkının sorunlarını bilen ve çözüm yolları konusunda dünyayla entegre olmayı hedefleyen bir vizyon kazandı. Ötekileştirme üzerinden siyaset yapan, toplumun bir kısmına sırtını dönen, halkının hassasiyetlerine kulak tıkayan, Cumhurbaşkanlığı makamının ciddiyetini taşıyamayan anlayış ise kaybetti.
Bugün kazanan; sadece belirli bir zümreye değil, toplumun tamamına hitap etmeyi başarabilen, uluslararası toplumla teması koparmadan Kıbrıs Türk halkının onurunu koruyabileceğine halkı ikna eden vizyondur. Kaybedense; halkı dünyadan soyutlamaya çalışan, gerçeklikten uzak, yalnızlaşmayı “direniş” sanan politik yaklaşımlardır.
Toplum Ne Dedi?
Bu seçimde halk, yalnızca adaylar arasında değil, geleceğin hangi temel üzerinde inşa edileceği konusunda da bir tercih yaptı. Bu tercih, “çözümcü mü olalım, statükocu mu?”; “kapanalım mı, açılalım mı?”; “yalnız mı yürüyelim, ortak mı?” sorularının örtük yanıtlarını içeriyor.
Elbette tüm bu yorumlar, toplumun tamamını yansıtmaz. Kıbrıs Türk halkı da kendi içinde çeşitlidir, çok seslidir, farklı hassasiyetleri barındırır. Ancak çoğunluğun iradesi, bize belirli bir yönelim hakkında fikir verir: Halk, yalnızlaşmak değil; açılmak, barikatlar değil; köprüler istemektedir.
Yeni Dönemin Sorumluluğu
Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tufan Erhürman artık sadece bir siyasi temsilci değil; halkının ortak vicdanını, ortak umudunu ve ortak kimliğini temsil etmekle yükümlüdür. Makam artık polemik yeri değil, çözüm üretme yeridir. Sözlerin değil, eylemlerin ağır bastığı bir sürecin kapısı aralanmıştır.
Kıbrıs Türk halkı artık dünyaya daha fazla entegre olmak, izolasyondan çıkmak, çözüm odaklı bir siyaset görmek istemektedir. Cumhurbaşkanı bu beklentilerin gerisinde kalırsa, toplumdan kopar; ama bu beklentilere samimiyetle yanıt verirse, hem halkına hem de dünyaya güçlü bir mesaj vermiş olur: “Biz buradayız ve çözümden yanayız.”
Sonuç: Seçimler Gelir Geçer, Vizyon Kalır
Her seçim bir dönüm noktasıdır, ama her dönüm noktası bir değişim yaratmaz. Değişim ancak irade, vizyon ve kapsayıcılıkla mümkündür. Kuzey Kıbrıs’ta yapılan bu seçim, yalnızca bir siyasal değişim değil; aynı zamanda toplumsal ruhun ne yönde evrildiğine dair güçlü bir işarettir.
Kazanan aday, eğer bu ruhu anlayabilir, kucaklayabilir ve dönüştürebilirse; bu seçim gerçek anlamda bir “yol ayrımı” olur.
Aksi takdirde, sandığın ortaya çıkardığı bu kıymetli irade de, nice umutlar gibi tarihin tozlu raflarında yerini alır.
