Hasan Hastürer

Empati yeteneği sıfır olanlar insan değildir…

Bu yazımı yazmaya başlamadan, sakinleşmek için, kendi yöntemlerimle ciddi çaba harcadım.

Başarabildim mi? Yalanı yok. Vallahi emin değilim. Galiba başaramadım.

***

   Politis’in internet haber sayfasından tercüme edilen bir haberi,  okudum.

   Rum Ekologlar Hareketi, Kuzey’deki Kıbrıs’ta  Rum mallarını “gasp edenlerin” listesini yayınlamış.

   Liste tamam mı? Yüzde yüz eksik.

   Kuzey Kıbrıs’ta toprağın yüzde seksenden fazlasının, 1974 öncesi tapu kayıtlarına göre, Rum malı olduğu, konuşulan ya da doğru kabul edilendir.

   Eğer 1974 mülkiyet yapısına göre; Kuzey’deki insanların konut ve mütevazi iş yerlerinden başlarsak, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanların yüzde doksanının “Rum mallarını gasp edenler” listesine yazılması gerekir.

   Barikattan Güney’e geçenlerin, kimlik kartındaki adresine bakılsın, o adrese göre, tutuklama yapılacak olsa, tüm Rum okulları, tutuk evine dönüştürülse yetmez.

***

Rum toplumunun fanatikleri, koşulsuz çözüm yanlıları dahil, ayırımsız tüm Kıbrıslı Türklerin sabırlarını zorlamaktadır.

Birazcık empati yapsınlar, birazcık Kıbrıs’ın geçmişini öğrensinler…

   Biz yaşadıklarımızı anlatırsak, düşmanlığı beslemek isteyenlerin ekmeğine bala süreriz endişesiyle, yeri geldiğinde küçük hatırlatmalarla yetiniriz.

   Rum tarafında, “Yahu biz de bu Kıbrıslı Türklere, şunu şunu yaptık. Hem de bir anlamda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gücünü kullanarak” diyenler ciddi anlamda ses verir konuma gelse, gidip tek alınlarından öpeceğim.

EMPATİ YETENEĞİ SIFIR OLANLAR, İNSAN DEĞİLDİR.

Vallahi de değildir, billahi de değildir.

***

2000’li yılların başında Loizidu Davası oldukça popüler bir davaydı.

“22 Temmuz 1989’da Titina Loizidu adlı bir Kıbrıslı Rum kadın, Kıbrıslı Rum avukat Ahilles Demetrides tarafından temsil edilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye, aleyhine başvuruda bulundu. Loizidu, 1974 Barış Harekâtı sırasında, Girne’deki evinden zorla uzaklaştırıldığını ve evine dönülmesine izin verilmediğini iddia ediyordu.

Ayrıntıya bu aşamada gerek yok. Sonuçta AİHM, Türkiye’yi Loizidu’ya tazminat ödemeye mahkum etti. Türkiye 1 milyon doların üzerindeki tazminatı ödedi.

***

Tam o dönemlerde, 2000’li yılların başında, Almanya’da Berlin’e yakın Potsdam kentinde Kıbrıs’ta mülkiyet konusunun ağırlıklı olduğu bir panele katıldım.

   Panellerin birinde Kıbrıslı bir Rum’la konuşmacıydım. Konuşma haklarımızın son beş dakikalık bölümüne gelince, önce, “Kıbrıslı Rumların mülkiyet haklarına sonsuz saygı duyuyorum” dedim. Toplantıyı izleyenler arasında Rumlara sempatisi daha fazla olan diplomat, akademisyen ve gazeteciler vardı.

   “Kıbrıslı Rumların mülkiyet haklarına sonsuz saygı duyuyorum” demem nedeniyle neredeyse hayretler içinde kalmışlardır.

   “İzninizle, konuşmamın geriye kalan kısmını hayatımdan kısa kısa kesiler aktararak tamamlamak istiyorum”, deyip, özetle şunları söyledim:

   “Lefkoşa’nın birkaç kilometre dışında K. Kaymaklı’da orta halli bir ailenin en küçük çocuğuydum. Ocak 1964 başında Bayramı yaşayacaktım. Aralık 1963 sonlarına giderken bana yeşil ve kahverenginin tonları olan yeni bir bayramlık pantolon diktirilmişti. Bir kez denedikten sonra dolabın kapısına asıp, bayramı beklemeye başlamıştım.

   24 Aralık 1963’te EOKA’cı Nikos Samson’un komutasındaki fanatik Rumlar köyümüze saldırdı. 25 Aralık’ta daha Kuzey’de Hamitköy’e kaçtık. Orası yüksekti, evlerimizin yakıldığını izlerken annem – babam evimize ben ise pantolonuma ağlıyordum.

   Kısaca, çocukluğumu yaşayamadım. Çok zor koşullarda göçmenlik dönemi geçirdik.

   15 yaşında ergenliğe adım atıp, cinselliğimi iyice fark ettim. Kız arkadaş edinip, sevgilime sarılacağıma, mücahit olup, silaha sarıldım. Gece nöbet tutarken korktum da…

   Çatışmaların, savaşların ve devamında belirsizliklerin, ambargoların etkisiyle, kaygılarım arttı. Hayatın tadını hiç alamadan bu günlere geldim.

   Loizidu ve onun gibilerin taşınmaz malları kuzeyde duruyor. İade, takas ya da tazminatla, ya evlerine dönecekler ya da karşılığını alacaklar.

   Sorum şu. “BENİM YAŞAYAMADIĞIM VE ASLA GERİYE DÖNÜP YAŞAYAMAYAĞIM YILLARIMIN HİÇ Mİ DEĞERİ YOK?”

***

Malsa mal, cansa can, biz de kaybettik. Biz Rumların acılarına, kayıplarına saygı duyarız. Ne olur, Rumlar da bizim acılarımıza, kayıplarımıza saygı duysa?

   “Bizler de zamanında Kıbrıslı Türklere yaptık. Bunu kabul ediyoruz” diyerek başlamayan hiçbir Rum açıklamasını ciddiye almam. Bu kadar basit.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu