Bir yanımız Avrupa diğer yanımız Ortadoğu…
Kimse kusura bakmasın ama bunu zorlamanın akıl yolu olduğunu düşünmüyorum. Bir ülke düşünün uluslararası alanda tanınmış ve uluslararası hukuka dahil.. Ve fakat siz bu ülkeyi metazori iki ayrı ülke olarak nitelemeye çalışırsınız ve bu ısrarı sürdürmeye devam edersiniz . Lakin bu bir türlü olmuyor..
Neden olmuyor? Çünkü ortada BM kararları var, uluslararası anlaşmalar var, uluslararası hukuk var vs vs.. Kısacası bunun önünde aşılamayacak kadar önemli etkenler var.
Hal böyle olunca bu küçücük ülkenin,yani adanın bir tarafı Avrupa olurken diğer tarafı süratle Ortadoğu’ya dönüşüyor. Ve maalesef adanın Kuzey yarısı bu belirsiz yapı içinde ticari, ekonomik ilişkileriyle, sosyal yaşamları ile birlikte, dünyadan koparılmış, her yönden Ortadoğu ülkesi haline getirilmeye çalışılırken süratle bu ülkelerdeki geri kalmış dünyadan soyutlanmış karanlık bir yapıyı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Oysa bugün Kıbrıs’ın kuzey yarısında böylesi bir yapı içinde sıkışıp kalan birçok insanımız bugün Avrupa’nın bir parçası olduğunun idraki içindedir. Lakin bunu yaptıkları ile yok saymaya çalışan ve bu insanlara Ortadoğu kültürünü empoze etmeye kalkan düzenin yönetenleri maalesef Kıbrıs’ın kuzey yarısını kendi toplumsal kültürlerine yakın buldukları coğrafyaya dönüştürme çabaları herkesin malumudur.
Dolayısıyla bu eylem ve davranışın içinde, ayni zamanda çok da açıkça dillendirilmeyen bir tür tepki ve nefes alabilme dürtüsü ihtiyacı olduğunu da herkesin idraki içinde olduğu anlaşılıyor.Ada yarısında düzen bu şekilde kurgulanırken birileri de biz gelince bu durumu tersine çevireceğiz vaadinde bulunuyorsa eğer, onlara inanmadan önce,mevcut statükoyu benimsemiş ve bundan beslenmeye alışmış kendilerine konfor alanları yaratmış bu kişilerin böylesi bir mucizeyi nasıl gerçekleştirecekleri noktasını sorgulamak gerekiyor.