Hasan Hastürer

Anılarda yolculuk…Cumhurbaşkanlığı’nda iki saat (1) “Ben de solun içindeyim”

Anılarda yolculukla 28 Haziran 2001’e gidiyorum… O gün dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la yaklaşık iki saat görüşüp 1 ve 2 Temmuz 2001’de KIBRIS Gazetesinde yayımlamıştım.  İşte o yazılarımın ilki.

***

 

“ Haziran ayında sıcak bir öğleden sonra.

İngiliz sömürge döneminden kalma, İngiliz mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan Cumhurbaşkanlığı’nda ziyaretçi trafiği sürerken Cumhurbaşkanı Denktaş bir ara dışarı çıkıp , “senle uzun konuşacağız, bu nedenle, kısa görüşmelerimi bitireyim”diye seslenip Girne Amerikan Üniversitesi’nden konuklarla görüşmeye geçti.

Daha sonra bir kısa görüşme daha.

Onları uğurladıktan sonra espri ile Özel Kalem Müdürü Uğur Karagözlü’ye seslenip, “Bundan sonra Hastürer’e randevu yok” deyip bana dönüp, “Ne uğurlu ayağın varmış ziyaretçilerin bitmiyor” diye ekledi.

*     *      *

Çalışma odasında sohbet ediyoruz.

“Sokaktaki vatandaşın size duyduğu güveni yakın çevrenizin olumsuz etkilediği yönünde yaygın bir kanaat var” deyince yanıt daha sözüm bitmeden geldi:

“Allah aşkına kimdir benim yakın çevrem. Bir isim verilsin.”

Bir an durup soruma açıklık getiriyorum:

“Taner Etkin, Demokrat Parti kadroları ve en son UHH ile gündeme gelen isimler.”

Sözü tekrar alıyor bu noktada Cumhurbaşkanı Denktaş:

“Ben buraya geldikten sonra kimse yanlış anlamasın diye yakın çevremde insan tutmadım. Eski dostlarımla bile arama mesafe koydum. Ancak aynı propaganda hiç bitmedi. Taner Etkin, bir boşluğu arkadaşlarıyla gördü hareket geçti. Yaşananları durup seyretse daha mı iyi olacaktı?”

“Uzun yıllar TMT’de görev yapan bir eski mücahit komutanı, bu isimlerle UHH bir ay da gitmez” dediğini anımsatıyorum.

Denktaş biraz da öfkeyle: “ Neredeyse 50 yıldır aynı hastalık vardır. Adam beğenmiyoruz. Şikayet edilir, kimse bir şey yapmaz. Ortaya isimler çıkınca da dudak bükülür.”

***

Halkın tepkisini muhalefet, sol partiler ve kuruluşlarca seslendirilmesi konusunda da Denktaş’ın rahatsızlığı çok kolay anlaşılıyor.

“Eğer halkın sorunlarına ve çıkarlarına sahip çıkmak solculuksa ben de solcuyum. Ben de solun içindeyim. Ben yıllardır hak ve adaleti savunuyorum. İnsanlarımızın bu topraklar üzerine mutlu olmasının mücadelesini veriyorum. Bu yaklaşımla ben de solun içindeyim.”

*     *     *

Sözü Kıbrıs konusuna getirip, verilen demeçlerin dışında ipuçları yakalamak istiyorum.

Denktaş’a göre dünya Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerin haklarını koruyan bir anlaşmanın yollarını bulmanın şart olduğunu her geçen gün daha fazla anlıyor.

Bunun kamuoyuna yansımayan raporlarda alternatif çözüm önerilerinde çok açık olarak yazıldığını da sözlerine ekliyor.

Çözümün kolay olmadığını seslendirirken, “çok zor, ya da imkansız” gibi nitelemelerden kaçınıyor. Bu noktada ses kayıt cihazının düğmesine basıp daha rahat not alma olanağı yakalamak istiyorum. Bandın çalıştığını gören Denktaş, bir anda alışılmış sözcüklerle görüşlerini özetlemeye başlıyor. Hemen bandı kapatıyorum. Çünkü benim duymaya çalıştığım her gün yazılı basında okuduğum, radyo , TV bültenlerinde dinlediklerim değildi.

Kıbrıs konusunda söylediklerinin “tercümesi” önümüzdeki günlerde çok ciddi bir müzakere sürecine girileceği ve bu kez Batı’nın markajının daha yakın olacağı…” ( 1 Temmuz 2001 – KIBRIS)

 

Yarın: “ Meclis varken Ulusal Konsey kurmak Meclis’e hakarettir…”

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu