Önce halk, daha da önce dar gelirli halk…
Sendikal eylemlere, her zaman destek verdiğim bilinir.
Hatta, “Gözü kapalı desteklerim” dediğimde, Kıbrıs ağzıyla, “Yok da!!!” diyenler olur.
Ancak hükümet edenler, toplumsal yarara inanarak bir karar vermişse, çalışanların örgütleri, ağırlıkla meslek gruplarının, üyelerinin çıkarına göre hareket ederken, hükümet de kolay kolay pes etmemeli.
Bizde hükümetlerin geçmiş uygulamalarını taradığımız zaman ne görürüz?
Hükümetler, en küçük eyleme direnmeden, kararlarından geri adım atarlar.
Aslında bu durum, eylem yapan örgütlerin de yararına değildir.
Uzun soluklu bir mücadeleye gerek olmadan istediklerini alacaklarını bildiklerinden, kolay ve çok yönlülükten yoksun karar verirler…
***
Konumuz, et ithali.
10 Nisan 2024 Çarşamba günü yazımın başlığı şuydu: “Tarafım, ne hayvancı ne de kasap, et alamayan yoksullardır…”
Ve yazımda görüşümün özünü yansıtan bölüm:
“Sorun, dar gelirli insanlarımızın, mevcut et fiyatlarıyla, satın alıp, evine et götürememesidir.
Doğru olan, üretim aşamasında maliyetleri aşağıya çektikten sonra, kasapların aldığı hayvanları, ulaşılabilir fiyattan satmasının sağlanmasıdır.
Bu olmadığı sürece, sorunun, suçun hayvancı, ya da kasapta olmasının hiçbir anlamı yoktur.
Benim için önemli olan, halkın eti alıp alamadığıdır. Alamıyorsa, suçlunun kim ya da hangi taraf olduğu zerre kadar umurumda değil.
Dar gelirli ya da yoksul kesimlerin evine et götüremediği bu koşullarda “hayvancılık, kimin için vardır?” sorusunu sormak en doğal haklardan biridir.
Bu sorun çözümlenmezse, gündeme gelecek seçenek, halkın satın alabileceği fiyata, et ithaline izin verilmesidir.
Parası yeten yerli, küçük ya da büyükbaş hayvan eti alırken, yetmeyenler, yine sağlıklı, ancak daha ucuz, ithal et alacak.”
***
Bütün uzlaşı kapıları bir anlamda tıkanınca Ünal Üstel’in Başbakanlığındaki hükümet 20 Haziran 2024’te yürürlükten kalkacak olan, “Ülkemizde son günlerde et tüketiminin arttığı ve ülke et ihtiyacının karşılanması, aynı zamanda tüketici fiyatlarının dengede kalabilmesi ve alım gücünün artması için Toprak Ürünleri Kurumu’nun yapacağı et ithalinin (Donmuş Kuzu Eti Kemiksiz, Donmuş Dana Kıyma) ivedi bir şekilde gerçekleşebilmesi amaçlanmaktadır.
Hazırlanan bu Kararname ile yaşanan sıkıntının yarattığı olumsuz etkinin bertaraf edilmesi hedeflenmektedir”, genel gerekçesiyle bir kararname yayımladı.
Kararnamenin üç ana maddesi de aynen şöyle:
“Bu Yasa Gücünde Kararname ile Toprak Ürünleri Kurumu’nun yapacağı et ithalinin (Donmuş Kuzu Eti Kemiksiz, Donmuş Dana Kıyma) ivedi bir şekilde gerçekleşebilmesi amaçlanmaktadır. |
Bu Yasa Gücünde Kararname, Bakanlar Kurulu’nun Ü(K-I)579-2023 sayı ve 27.4.2023 tarihli kararı ile oluşturulan Komitenin et ithaline ilişkin belirlemiş olduğu kriterler çerçevesinde Toprak Ürünleri Kurumu tarafından getirilecek olan etin (Donmuş Kuzu Eti Kemiksiz, Donmuş Dana Kıyma) (paketlerde), Kamu İhale Yasası kuralları kapsamı dışında tutulması. |
Toprak Ürünleri Kurumu’nun Avrupa Birliği Ülkelerinden ithal edeceği donmuş et, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne getirilip soğuk hava depolarında muhafaza edilecek olup talep üzerine Toprak Ürünleri Kurumu tarafından market ve kasaplara satışı gerçekleştirilecek ve bu işlemler Kamu İhale Yasası kuralları kapsamı dışında tutulacaktır.”
*** Hem hayvancılar hem de kasaplar karardan memnun değil. Nedeni de toplumcu düşünceden önce kendi çıkarlarını düşünmeleri. Hükümetler sarı ya da kırmızı kart göstermez, elbette. Ancak, yapılan uyarı nitelikli, yoksul kesimi de düşünerek sarı kart göstermektir. Karar, kısa vadeli bile olsa doğrudur. 30 Nisan 2024 verilerine göre KKTC’de açlık sınırı 23 bin 559 TL. Evlerine giren para daha çok olan pek çok aile de et alamıyor. Bırakın bu insanlar, sağlıklı ve daha ucuz et alabilsin. Allah aşkına, ithal etle ilgili, mesnetsiz karalama da yapılmasın. |