Bir apartman 3 kuşağa ve onlarca aileye yettiyse, biz ne yapıyoruz..

Yurt dışında olduğum zamanlarda gözlem yapmayı severim.

Gözlem derken manzara, deniz, dağ değil, yaşamı gözlemlemeyi severim.

Bizden farklı ne var, bize göre doğru ve yanlışları nelerdir, kendimce kıyaslama yapmaktan keyif duyarım.

On beş gün kadar önce eşim ve iki çocuğumuzla, Larnaka üzerinden İtalya’nın Marko Polo havaalanına uçtuk.

Merak edenler için belirteyim, uçuştan 3 hafta kadar önce aldığımız 4 kişinin gidiş-dönüş biletinin Türk Lirası karşılığı yaklaşık 12,500 TL.

Daha önce de İtalya’nın farklı bölgelerine gitmişliğim var.

Belki kültürlerinin “eski bize” yakınlığındandır. Genellikle sıcak, samimi ve yaşamı eğlenceye dönüştürmeyi becerebilme kabiliyetlerinden olacak, İtalya’da vakit geçirmeyi seviyorum.

Büyük ihtimalle eğlence ile yaşamı birleştirmedeki becerileri de, yaşam beklentisi uzunluğunda, ülke olarak Avrupa’da 1, dünyada ise Japonya’dan sonra 2. Sırada olmalarının başlıca faktörleri arasındadır.

Büyük bir çoğunluğunun hayatlarını daha fazla kazanç, hırs ve bencillik üzerine kurmadığını rahatlıkla gözlemliyorsunuz. Bundan iş yapmamaya eğilimli ve  becerileri olmayışı sonucunu ne olur çıkarmayın.

Bugün dünya üzerinde global marka olmuş onlarca İtalyan ürünü saymak mümkün.

Bırakın ülkelerinin tek başına bir marka oluşunu, modadan, sanayiye, otomotivden, pizza ve makarnaya kadar birçok ürün ve servis saymak mümkün.

Gittiğimiz kasabanın ismi Jesolo, Venedik’e 45 dakika uzaklıkta, 30 bin daimi nüfusu, 15km sahil şeridi  olan, Adriyatik denizinin kuzeyinde tertemiz bir kasaba.

Ultra lüks oteller yok. Daha fazla, bizim de kaldığımız 3 yıldızlı küçük, bakımlı ve temiz oteller mevcut.

Kaldığımız otelin sahibi ile konuştuğumda, neden 5 yıldızlı otel yok soruma, “Biz buranın ruhunu ve dokusunu, buraya gelen misafirlerimiz için koruyoruz. 40 yıldır düzenli gelen misafirlerimiz var. Bu oteli babam 1952 yılında yaptı, ondan ben devraldım, şimdi benden oğlum devralıyor. Bu otel bize ve yanımızda çalışanlara, ekonomik olarak da, mutluluk olarak da yetiyorsa, neden daha fazlasını isteyelim. Buraya gelen insanlar da zaten bu doğallık ve samimiyeti arıyor. Yerli insanımız da bunu korumak için elinden geleni yapıyor. Biz böyle mutluyuz ” yanıtını verdi.

AB ülkesi ve karayolu  ile erişim kolaylığı, 30 bin nüfuslu Jesolo’nun doğru organizasyonla, yılda 4 milyon civarı turist ağırlamasına olanak sağlıyor.

Sadece otel konaklaması değil, kamp alanı da mevcut. İsteyen karavanı ile gelip belirlenmiş alanda doğanın yapısını bozmadan, kalabiliyor.

Sokağa çıktığınızda, hayatın sokakta yaşandığını görüyorsunuz.

Ailesi ile, sevgilisiyle, torunuyla, köpeğiyle, bisikletiyle, herkes dışarda vakit geçiriyor. Kafesi de, restoranı da, barı da, bakkalı da, kısan tüm esnafı bundan suistimal  etmeden faydalanıyor.

Bir gece sokak ortasında bir müzik grubu gürültü yapmadan konserini verirken, diğer bir gece yine sokakta Tango dansı yapılabiliyor. En güzeli ise bunların gürültü patırtı olamadan, kimsenin kimseyi rahatsız etmediği şekilde organize edilebilmesi.

Ne ilginçtir ki, sokakta ne bir serseri, ne de bölgenin genel resmine uygun olmayan insan tipleri ve tehlike  ile kaldığımız bir hafta boyunca hiç karşılaşmadık.

Plaja gitmeye karar verdiğimizde, otelden bize manyetik bir bilezik verilerek, otellerin de halkın da ayni plajları kullandığını, kendilerinin de, diğer bölge otellerinin de, belediyenin işletmesinde olan plajda sezonluk yer kiraladığını ve isimlerinin şemsiyenin alt kısmında, kasasının bize verilen manyetik bilezikle kilitleyebileceğimiz yerleri olduğunu anlattı.

Bizim buralarda Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul, Kervansaray plajının özel bir işletmeye Bakanlar Kurulu kararı ile devrine karşı mücadelesi….

Toplumsal olgunluk, paylaşımcılığın ve toplumsal sorumluluğun olduğu başka bir boyuttur.

Biz zaman içinde o boyuttan uzaklaşarak, bireysel menfaat ve egoizmin ön plana çıktığı bir düzende yaşamaya çalışıyoruz.

Bir taraftaki anlayış bir küçük apartman otelin, 3 kuşağa ve yüzlerce insana yıllarca yetmesine olanak sağlarken, bizdeki anlayış ise maalesef her şey benim olsun üzerine doğru hızla ilerliyor.

Bir taraftan turizm ülkesiyiz iddiasındayken, temel anlayış farkımızı, kaldığım yerden yarın devam edeceğim.