Doğruları, birlikte bulmamız gerekiyor…

“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın adamızı ziyareti dolayısıyla söyledikleri elbette tartışılacak.” diyor Sayın Erhürman.
Fakat şimdi Kıbrıs sorununa odaklanmak istediğini belirterek bunun nedenlerini anlatıyor. Bu doğru bir stratejidir ya da değildir, lakin içinde olduğumuz bu süreci doğru okumak iyi analiz etmek durumundayız.
Öncelikle burada konu başörtüsü değildir. Burada dayatılan 18 yaşından küçük kız çocuklarının başının dini sembol algısı içinde kapatılmasıyla doğrudan alakalıdır. Yoksa hiç kimse kimsenin inancından ötürü tercih ettiği yaşam tarzını sorgulamıyor ve yadırgamıyor. Dolayısıyla öncelikle bu iki konuyu birbiriyle karıştırmadan ve saptırmadan değerlendirmekte fayda vardır.
Burada karşı çıkılan konu başörtüsü değildir. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın başörtüsü ile uğraşanlar karşısında bizi bulur ifadeleri tam da bu nedenle duygusal bir tepki olmakla birlikte son derece yersiz bir çıkıştı.
Nitekim bu ülkenin tarihten gelen laik yapısı içinde 18 yaşın altında ki kız çocuklarının okula başörtüsü takarak gitmesine hiçbir surette özellikle de iradesine müdahale ederek baskı kurarak,değersiz kılarak olanak tanınması asla mümkün olmayacaktır. Bunu rahatlıkla ve emin bir şekilde ifade edebilirim.
Dolayısıyla bu yapının ve yaşam biçiminin, toplumsal değerlerin ve laiklik anlayışının dahi ortaya konan iradenin zorla metazori değişmesi için dayatılan bütün çabalar boşa zaman harcamakla birlikte gereksiz bir gündem yaratmaktır ki bu bizim ihtiyacımız olan en son şeydir.
Bu nedenle Türkiye ile sağlıklı ilişki kurmanın yegane yolu kayıtsız şartsız her denileni yerine getireceğiz anlayışından öte birlikte doğruya ulaşmanın yollarını bulmalıyız ve bunu karşılıklı saygı çerçevesinde yaparak ilerlemeliyiz.