Hasan Hastürer

“Hoş geldim değil, siz hoş geldiniz…”

Cumartesi, Cumhuriyet Yerleşkesi açılışına EV SAHİBİ DUYGUSUYLA GİTTİM.

Yerleşke dışında yaşananları, bir başka yazımda değerlendireceğim.

Yerleşke sınırlarına girdiğim andan itibaren, çoğunluğu, buradaki geçmişi, 1974 sonrasından yakın sayılacak geçmişe kadar olanlar bana, “HOŞ GELDİN” dedi.

Hoş geldin diyenlerin sayısını aklımda tuttum. On dört.

Tümüne de, hiç gecikmesiz, “ Hoş geldim değil, siz hoş geldiniz…”

Bu yanıta gerek var mıydı?

Kendiliğinden olsa da, şuur altından gelen bir telkinle, “Hoş geldin”, denildiği için bana da “Hoş geldim değil, siz hoş geldiniz…” demek düştü.

O iletişimin hiç birinde tepkili değildim. Neredeyse tümüyle sıcak iletişimim devam etti.

***

Yarası olan gocunsun.

Alınganlık gösterecek olanlar da alınganlık göstersin.

Zerre kadar umurumda değil.

Kimse benim yurt sevgimi, Kıbrıs Türk halkını sahiplenmemi, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını savunmamı, Türkiye Cumhuriyeti devletine, saygımı, Anadolu insanına kardeşlik duygularımı, KKTC – TC işbirliğinin yara almadan devam gerekliliğine olan inancımı sorgulayamaz.

Kıbrıs adasında yaşayabilir bir çözüm istememin altında da, Kıbrıslı Türklerin ve en yalın tanımlamayla Türk tarafının yararına olan inancım yatıyor.

***

1974’ten sonra adanın kuzeyi, Kuzey Kıbrıs, bizim evimizdir, öz vatanımızın, bize ait olmuş parçasıdır.

KKTC, bizim evimizin adres ismidir.

Ben oğlumun, kızımın evine gittiğim zaman onlardan ev sahipliğini devralmam, çocuklarım da ev sahipliği görevini terk etmez.

Onların evlerinde ev sahibi olarak davranması, beni incitmez, bana yapılan bir saygısızlık olarak algılamam. Tam tersi gurur duyarım.

Özellikle saygı, yerinde yansıtıldığı oranda değerlidir.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan başlayarak, bizim seçilmişlerimizden de benzer hassasiyeti her zaman görmek istemek, hakkımızdır..

Bu kadar basit.

***

İzninizle sizleri 2 Mayıs 2025, Cuma gününe götürmek isterim.

Özellikle Murat Küçüközdemir’in Kuzey Kıbrıs Türkcell Genel Müdürü olmasından sonra insani ilişkilerimiz dostluk sınırları dahiline girmiştir.

Cuma günü TEKNOFEST kapsamındaki Kuzey Kıbrıs Türkcell standını ziyaret için, bir grup gazeteci davet aldık.

Gittik.

5G’nin canlı uygulamasını görecektik. 5G’yi kısa süre içinde yazarım.

TURKCELL Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç ve KKTCELL Genel Müdürü Murat Küçüközdemir’le.

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç da gelecekti.

Bizi standın bir bölümünde oluşturulan sınırlı oturma kapasitesi olan konuk ağırlama bölümüne aldılar.

İki tek koltuk ve ikili bir kanepe artı sandalyeler.

Murat Küçüközdemir ve bizim sayımız, oturma kapasitesinden fazla. Koltuklardan biri de geldiği zaman Ali Taha Koç’un olacaktı.

Murat Küçüközdemir, bizlere koltuklara oturma daveti yaptı.

Geldiği zaman Ali Taha Koç’un oturacağı koltuğa oturmayı nazik bir şekilde kabul etmedik, gazetecilerin Hasan Abisi olarak, “ Murat Bey, oraya oturan, Ali Taha Koç geldiği zaman, kalkacağına göre, sizin oturmanız daha uygun olur”, dedim.

Küçük ama önemli kabul edebileceğimiz bir detay.

Biz misafirsek, ev sahibi geldiği zaman, kalkıp yerimizi vermek, doğru olmazdı.

Saygınlık ve itibarın korunması için özel çabaya hiç gerek yoktur. Yeter ki nerede nasıl davranacağımızı hem bilelim hem de hissettirelim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu