Susmak, ateş kestir…
Gidin Avrupa’nın herhangi bir ülkesine ve siyasi partilerden yapılan açıklamaların yoğunluğunu takip edin.
Bizdeki kadar açıklama trafiği, ya da yoğunluğu bulamazsınız.
Daha önce de yazdım, televizyondaki haber bültenlerini izleyin, bizdeki içeriğe zırnık benzemez.
Temel meselelerimizden biri, sorunları uzlaşı ile çözme yerine, açıklama savaşıyla, çözmemenin becerilmesidir.
Sanki de sorunların çözümsüzlüğünden, nemalananlar var ve “FASARİYALARIN” devamını istiyorlar.
***
Boş verin osunu, busunu, KKTC Meclisi, Meclis başkanını itiraz defteri kapanmış olarak seçemedi.
Meclis Başkanlığı, UBP’nin hakkı mı?
Evet.
UBP ve koalisyon ortaklarının 29 milletvekili var mı?
Var ve bu sayı, Meclisin toplanmasına da Meclis Başkanının seçilmesine de yeter de artar bile.
Peki, neden kimsenin gıkını çıkaramayacağı bir seçim yapılamadı?
Çünkü, UBP’nin içinde, bir anlamda Ünal Üstel’le kan davası olanlar var. Peçeli Muhalif diyebileceğimiz bu isimler, UBP’li bir Meclis Başkan adayının tartışmasız seçimine engel olmuştur.
Çift mühür vuranlar da kötü niyetle, bilerek ve isteyerek çift mühür vurmuştur. Niyetleri, kaosun devamı ve Ünal Üstel’i siyaseten ağır yaralamaktır.
***
Sonuç?
Sonuç ortada, milletvekillerinin “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri” diyerek kürsüden hitap edecekleri, bir genel kurul açılımı gerçekleşemiyor.
Ziya Öztürkler, Meclis Başkanlığı görevini Zorlu Töre’den devraldı. Türkiye’den devlet yetkililerinden kutlama mesajları aldı… Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a vekalet etti. Ancak, Meclis Başkanlığı koltuğuna oturup, Meclis Başkanlığı yapamıyor.
***
Bu durum sürdürülebilir mi?
Elbette, sürdürülebilir değildir.
Ortada bir sorun vardır ve bir çare bulunması gerekir.
Çare mümkün mü?
Yeter ki niyet olsun. Mutlaka mümkündür.
Tarafları olan sorunlar üç şekilde çözümlenir. Bir… Uzlaşarak. İki… Güçlü olduğuna inanan tarafın güç kullanmasıyla… Üç… Hukuk yoluyla…
İkinci seçenek arzu edilmez. Çünkü güç kullanılarak elde edilen sonuç, kalıcı, hazmedilen bir sonuç yaratmaz.
Uzlaşı en sağlıklı ve uzlaşıdan sonra en kolay sonuç bulunan yoldur.
Eğer uzlaşılamamışsa hukuk yolu, kaçınılmazdır. O aşamada da tarafların, yargının kararını saygıyla karşılaması esastır.
***
Meclis Başkanlığı seçiminde uzlaşı kapısı kapanmadı mı?
Tabii ki kapanmadı. Bunca yaşanmışlıktan sonra orta yolun bulunması bal gibi mümkündür. Nasıl mümkün olduğunu bu aşamada yazmayı, siyasetin bu konuda karar vericilerine, saygısızlık görüyorum.
Sorunu aşma niyeti varsa, pazartesi en çok salı günü Meclis Başkanlığı sorunu çözülür. Devamında Meclis Başkan Yardımcısı öteki divan üyeleri seçilir ve sorunu geride kalır. Hem de en çok bir saatin içinde.
***
Bunun için istisnasız, herkesin bu konuda susması koşuldur.
Barışa giden yolda önce ateş kes sağlanır. Bu konuda da herkes susarak, ateş kese uymalı.
Bir bakıyorum, siyasette eskisi, yenisi, özellikle sosyal medya üzerinden laf yetiştirerek “puan toplamaya” çalışıyor.
Halbuki bu dönemde gereksinim olan yangına benzin değil su dökecek olanlardır.
***
Bu yazıya Erhan Arıklı’nın, YDP’nin duruşunu koymazsam yazım eksik kalır. Erhan Arıklı, YDP Genel Başkanından ziyade hükümet hatta UBP sözcüsü gibi konuşuyor.
Başbakan Ünal Üstel ve UBP’nin bundan şikayeti yoksa, bana da söz düşmez.