Uluslararası hukuka uygun ilerlemeli…

Mülk davaları kapsamlı bir çözümün parçası olarak kabul edilirken, çözüm yerine farazi talepler üzerinden gerçeklerden uzaklaştığımız gün kaotik bir sürecin içine gireceğimizi ön görebilmemiz gerekiyordu. Ve fakat bu böyle olmadığı gibi durumu daha da kötüleştirmenin hesabını yapan bir anlayış gelişti. Nitekim Kıbrıs’ın kuzey yarısındaki otorite misilleme yapmanın peşine düştü. Umarım bunu yaparken uluslararası hukuku da dikkate alırlar.
Nitekim bunu yaparken de meşru bir zemin yaratmak ve bunun üzerinden ilerlemek esas olmalıdır.
Şu anda kullanılan eşdeğer ve tahsis mal sınıflandırması hiç vakit kaybetmeden diğerlerinden sınıflardan ayrı tutularak bunların satış ve el değiştirme süreçlerine uluslararası normlara uygun özel hukuki kısıtlar ve mali düzenlemeler getirilmelidir.
Bu safhada Taşınmaz Mal Komisyonu finansal olarak güçlendirilmeli ve bekleyen müracaatlar ve işlemleri hızlandırmak için gerekli alt yapı ve personel desteği verilmelidir.
Güneydeki Türk malları ile ilgili yasal ve siyasi süreci araştırıp takip edecek uluslararası avukatların da dahil edildiği uzman bir ekip kurulmalıdır.Yoksa hiçbir şey yapmadan absürt yaklaşımlarla konuyu daha karmaşık hale getirmenin kimseye ama kimseye bu vakitten sonra bir yarar sağlamayacağı aşikardır.
Konu ciddi mağduriyetler yaratmaya aday bir konudur. Dolayısıyla bunu görmezden gelerek kendiliğine bir çözüme kavuşması mümkün değildir. Bunun için ya diplomasi yürüteceksiniz, ya da bugüne kadar süregelen uygulamalarınızı uluslararası hukukun içine çekerek sürece bir nebze de olsa rahatlama sağlayacaksınız.
Bunun aksi devam eder ve misilleme adı altında uluslararası hukukun daha da dışına çıkarak süreci zorlamaya kalkarsanız bunun olumsuz yansımalarını hep birlikte göğüslemek zorunda kalırız ki bu hiçbirimizin arzuzu ve rızası dahilinde olmaz.