Hasan Hastürer

Politikacılar rakama benzer, konumlarına göre değer kazanırlar

YDP’de koalisyon hükümetinden çekilme kararı, uygulama ya da uygulanma aşamasına gelmedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, hükümette hareketlenme ya da değişiklik arzu edilmiyor.

Koalisyonlarda yaşanan sıkıntılar, koalisyonları sorgulatıyor.

Peşin peşin belirteyim, koalisyonlara değil, tek parti hükümetlerine karşıyım.

   Koalisyonlardan korku, toplumsal uzlaşı kültürünün düzey düşüklüğünü gösterir.

   Seçim sistemi, baraj uygulamasıyla, ne kadar birilerinin oylarını başkalarının çalmasına uygunsa temsili demokrasi o kadar özürlüdür.

Bizim meclisimizde elli sandalye vardır.

Elli milletvekili seçeceğimize göre oyların ellide biri bir milletvekili demektir.

Bir başka deyişle yüzde iki oy bir milletvekilini meclise yollamalı.

   Kim ne derse desin bizde takım ruhu zayıftır.

   Daha çocukluk günlerinden kollektifizmin tam tersi bir telkin yaşarız.

   “Her koyun kendi bacağından asılır… Gemisini kurtaran kaptan… Beni sokmayan yılan bin yaşasın…”

   Daha nice atasözüyle insanlar bireysel davranışa yönlendirilir. Halbuki tek başımıza yaşamıyoruz. Yaşam çok sayıda insanın uyumuyla, asgari sorunla sürüp gidebilir.

Birlikte iş yapamayacağımız ön yargısıyla herkes neredeyse “tek başına iktidar” sloganıyla seçim yarışı sürdürme peşinde.

Halbuki her seçimin ertesi günü var. Sandıklar açılacak, ortaya bir tablo çıkacak. Herkes o tabloya saygılı olarak meclisten çıkacak hükümet alternatiflerini değerlendirecek.

Bu işin bir yanı.

   Çok partili sistem yerleşecekse, birbirine göre farklılığı olan partilerin, kendine ait olmayan oyları hiç bir şekilde yutamaması gerekir.

   Siyasal istikrar, sistemi düzenleyip, farklı partilere verilen ya da verilecek oyların,  temsiliyet hakkını çalmakla sağlanamaz.

   Böyle bir düşünce belki mecliste temsil edilen parti sayısını azaltabilir. Ancak bu azalma toplumda siyasi istikrara hizmet etmez.

   Önemli olan, temsili demokrasiyi eksiksiz çalıştırıp, ortaya çıkacak sonuca saygılı olarak hükümet oluşturmaktır. 

   Keşke baraj hiç olmasa ve bir milletvekillik oy oranına ulaşan her parti, her düşünce mecliste temsil edilse.

Bu konu gündemden mi besleniyor?

Hayır.

Ancak, şimdiden kulaklara düşünce akıtmayı yararlı buldum.

Hatırlarsınız mutlaka her seçim dönemi şu yaklaşım propaganda parçası yapılır.

   “Filan parti barajı geçmeyecek; oylarınızı vermeyin, yanar.” Bu yaklaşımı dile getirenin, demokrasi notu sıfırın da altındadır.

   Zamanında CTP iki milletvekili çıkarırken, TDP’nin köklerinin uzandığı TKP’nin milletvekili sayısı çok daha fazlaydı. Bu mantık o zaman geçerli olsaydı, CTP’nin yok olması gerekmez miydi? Ama CTP ayakta durdu, adım adım büyüyüp bugünkü konumuna geldi.

   Daha önce  de yazdım. Bu vesileyle bir kez daha altını çizeyim.

   Meclisteki her sandalye öncelikle siyasi partilere aittir.

   İstifa edip, farklı siyasi ilişkiler içine giren her vekil, en son genel seçimde ortaya çıkan iradeye bozan hareket içindedir.

   Politikacılar rakama benzer, konumlarına göre değer kazanırlar…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu